Bir kaç ay önce Yalovalı Olmak diye bir makale yazmıştım ,ancak  bazı  konular bir kaç kez yazmadan, konuşmadan tartışmadan anlaşılmıyor. Kulislerde konuşulanlar vardır hep , hani diyorlar ya beyaz Yalovalılar var her işi bunlar yapıyor , herşey bunların elinde , beyaz Yalovalılar şunu istemedi bunu yapmadı diye.

Evet bu sözlerde ciddi bir haklılık payı var , hatta daha önce de ben bu adamları her devrin adamları Ali Desiderolar diye tanımlamıştım. Bu adamların partisi , ülküsü yoktur  işlerini her dönemde görürler. Kim başa gelirse gelsin , hangi parti iktidar olursa olsun bunlar o ekip içinde bulunurlar. Her yerde ya akrabaları ya adamları yada kendileri vardır. Siyaseti , ticareti , gücü hep ellerinde  bulundurarak iktidarın nimetlerinden hep faydalanmak isterler.

Benim söylediklerimi ve söyleyeceklerimi aslında herkes biliyor , bunlar kimlerdir onları da herkes biliyor. Çünkü Yalova iki oda bir salon  herkes herkesi bilir zaten. Asıl sıkıntı şu ki neden bu devran değişmiyor. Herkes serzenişte bulunuyor , eleştiriyor , durum tespiti yapıyor – ben dahil – kimse bu konuda birşeyler yapmıyor.

Ne olmalı , ne yapmalıyız ? Yani şu  beyaz-siyah ayrımı nasıl son bulur ? Ne zaman gerçek bir kent kimliğine bürünürüz ? Nasıl yapar da adil , likayatlı işleri yapacak kişileri yöneticiler olarak seçeriz ? Bu işin asıl yolu nedir ? Biliyorum benzer sorunlar küçük şehirlerde hep var olacak ancak bunu nasıl daha az indirgeriz.Medeni olmanın temel şartı mikro milliyetçiliği bırakmaktır diye inanıyorum. Yani insanları beyaz –siyah diye sınıflandırmak insanlık onuruna yakışmayan bir davranış. Herkes için geçerli olan şey insanın yaşadığı –yaşayacağı şehre olan katkısı ve bağlığının olması gerekliliğidir. Nereden gelmiş olursak olalım yaşadığımız şehre – ülkeye saygı göstermeliyiz. Üstelik bu şehre bizden önce yada sonra gelmiş olunması ayrıcalık olarak hiç bir anlam ifade etmez. Şehrin en ayrıcalıklı olan kişileri bu şehre en çok katkı sağlayan , bu şehrin dertleri ile en çok dertlenen  ve bu şehrin geleceği için en çok çalışanlardır. Üstelik atalarımız Doğduğun yer değil doyduğun yer dememişlermi.

Ayrılıkta , kamplaşmada , bölük pörçük olmakta hiç bir iyilik yoktur, güzellik , iyilik ve rahmet birlik olmaktadır. Birbirimize karşı üstünlüğümüz Takva ile değil mi? Hangi şehirde olursak olalım , yaşadığımız şehri sahiplenmemiz gereklidir. Gelecek için çocuklarımıza bırakacağımız şey kavga , kamplaşma , senlik - benlik olmamalıdır.

Her konuda olduğu gibi beyaz –siyah ayrılığı konusunda da yapmamız gereken ilk şey bilinç sahibi olmak ve şehirdeki herkesi geleceğe talip olmak bilincine ulaştırmak için çalışmak için uğraşmaktır. Bırakın beyaz –siyah olmayı gelin sahibi olmayan bu şehre Yalova ya sahip çıkın. Yalova nın geleceği aynı zamanda sizin de geleceğiniz. Kısır çekişmeler , idrar yarıştırmalar ne size nede sevdiklerinize bir fayda sağlamaz.

Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir. Oscar Wilde