Geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılışının 82. yılı olan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk gençliğine emanet ettiği ülkemizde, spor alanında maalesef emanet ettiği Türk gençliği ile gitmiyor.

Atamızın emaneti olmazsa olmazımızdır, yaşama sevincimizdir, vazgeçilmezimizdir, onurumuzdur, gururumuzdur, birlik ve beraberliğimizdir, dünümüzdür, bugünümüzdür, yarınımızdır, geleceğimizdir.

Her zaman, ilelebet kalacaktır, yaşayacaktır. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun, mutlu olsun, nice nice bayramlara, hep birlikte güzel yarınlara. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Türkiye, yaşasın yurdunu seven, vatanı için çalışan herkes, var olsun güzel ülkemin hakkını veren herkes, yaşasın.

2020-2021 Sezonu bu sezon adı bile konmayan Süper Lig’de bir maçtan, gazetelerde çıkan takım kadrolarına dikkatlice bakın, iyi bakın. Aslında bu bir utanç tablosudur. Yabancı bolluğu felaket, bu nedir arkadaş. Uğraşmayın, yormayın kendinizi yabancı futbolcuları sayacağım diye. Tek tek uğraşmayın. İçinde yazılı olanları, cımbızla seçip bulacağınız bizim evlatlarımızın, Türk futbolcularımızın adlarını sayın yeter.

Zaten 1 ve 2 kişi var o kadar. 11’den de çıkarın buyurun size kadrodaki yabancı futbolcu sayısı. Daha kolay değil mi sayması. Her maç öncesi dik durmasını bilmeyen, beceremeyen, sakız çiğneyen, göstermelik de olsa kaç yıldır ülkemizde çuvalla para kazanmasına rağmen, İstiklal Marşımızı bilmeyen, okumayan, okuyamayan oyuncular tonla.

Kimi sallanır, kimi sağa sola bakar, kimi sümkürür sahaya. Serbest bıraka bıraka bugünlere geldik. Her hafta aynı sahne, yabancı statünüz batsın.

Efsanelerimize ayıp oluyor

Hani şu Avrupa’da takımlarımızı başarıdan başarıya koştursun diye sayısı serbest bırakılanlar yüzünden, Metin Oktay’a, Can Bartu’ya, Vedat Okyar’a, Nevzat Güzelırmak’a, Metin Kurt’a, Yasin Özdanak ve diğer nice tüm rahmete kavuşmuşlarımıza çok ayıp oluyor.

Bizim gençlerimiz laf olsun diye 90 artı bilmem kaçıncı dakikada oyuna alınıyor. Kahroluyorum, üzülüyorum. Bunun vebalini kimse kaldıramaz. Allah’tan yıldız tablodaki hakemlerimiz Türk, beğensek de beğenmesek de. Ya onlar da yabancı olsaydı. Allah muhafaza. Yıllardır istiyorlar ya, yabancı hakemler yönetsin diye derbi maçlarımızı. İşte bizimkileri hiçe sayanlara büyük fırsat. Kendiniz çalın, kendiniz oynayın. Hakemlerin de hepsi yabancı olsun, nasıl olsa para bol biz de...

Şunu bir yere yazın veya aklınızda tutun, bu korona illeti geçmedi geçmeyecek. Bitmedi bitmeyecek. Altay karantinaya alındı maça çıkamıyor, Hatayspor’un maçı iptal edildi, oynayamadı. Devamı da gelecek, her gecen gün takımlardaki futbolcularda Covid 19 haberleri pozitif çıktığını duyuyoruz.

Altay ve Hatayspor ile oynayan takımlar panik halinde, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hepsine büyük geçmiş olsun. En başında geçen şubatta, martta küçümsedik, hafife aldık ki iş buralara kadar geldi.

Geçmiş üstünden kaç ay, daha maske takmasını yeni becerebildik. Aklınızda tutun demiştim. Türk gençlerinin önünü kapayan o yerlere göklere koyamadığınız, altın varaklı dantellere sarıp sarmaladığınız yabancılar var ya, biraz daha ilerlesin salgın, kaçıp gidecekler.

Forma aşkı filan zaten yok, her şey para için. Hemen ülkelerine dönecekler, tonla da para alıp, kapı gibi sözleşmeleri de var. Muhtaç kalacaksınız yine Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkemizi emanet ettiği bizim Türk gençlerimize, haberiniz olsun.

Belki de bize ibretlik bir hadise gerek. Her şerde bir hayır olmasın sakın.

Yaşasın Türk gençliği, Ne mutlu Türk’üm diyene...