Son zamanlarda sosyal medyada hayvanlı paylaşımlar dikkat çekici şekilde çoğaldı.

Hayvan hakları bilinci mi gelişiyor, hayvan sevgisi mi yükseliyor bilinmez.

Alman şair yazar Goethe’nin “İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok sever oldum” sözü akla geliyor insanda.

İnsanların bulaştıkları pisliklere, kötülüklere bakıp temiz, masum, adaletli, ahlaklı hayvanlara imreniyor insanoğlu.

Doğala, masumiyete sığınış belki de!

İlçede açılan pet-shopların sayısı da yükseldi. Benim bildiğim 5-6 tane var. Keza veterinerler de çoğaldı.

Son zamanlarda sokak hayvanlarına da ilginin arttığını takdirle karşılıyoruz. Cadde ve sokak kenarlarına konmuş mama ve su kapları memnuniyet verici.

Her zaman hayvanı seven insandan korkma derler. Çünkü masum bir canlıyı sevmek insanın yumuşak kalbini gösterir.

Özellikle günümüzde kedi ve köpekler başta olmak üzere kuşlar ile pek çok farklı hayvan evde beslenir. Sadece evde değil aynı zamanda sokak hayvanları da günümüzde pek çok iyi insanlar tarafından besleniyor. Tabii bunu daha fazla insana yaymak ve hayvan sevgisini en iyi şekilde gösterebilmek gerekir.

Bazıları hayvan sevmez. Kıl-tüy der falan. Tabii diyecek bir şey yok.

Hayvan sevgisinin çocuk gelişimindeki rolü büyüktür. Yaşamlarımızın birer parçası ve biricik dostlarımız olan hayvanlar, çocukların gelişiminde de önemli bir etken.

Çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde önemli bir role sahip olan hayvan sevgisinin yetişkinler tarafından küçük yaşlardan itibaren aşılanması gerekiyor. Çocuğun bir hayvanla saf bir sevgi bağı oluşturması ve sorumluluk alması çocuğu hayata hazırlar.

Çocuklara çevre bilincini kazandırmanın en temel yolu sevgiden geçer. İnsan, doğası gereği sevdiği şeyi korumak ister. Bu yüzden çocuklara doğayı, hayvanları, bitkileri sevdirmek çevre eğitiminin temel amaçlarından biri olmalı. Aslında sağlıklı gelişen her çocuk, hayvanları da doğayı da sever. Yeter ki, biz yetişkinler olarak kendi korkularımızı çocuklara yansıtıp, onların bu sevgisini köreltmeyelim. Tam aksine ebeveyn olarak onlara bu konuda örnek olmak, bitki ve hayvanlarla nasıl ilgilenildiğini göstermek, onları tanımalarını sağlamak, çocukların da içindeki sevgiyi ve koruma isteğini arttıracaktır. Çevre bilincinin geliştirilmesinde bitki ve hayvanları tanıtma, onlara karşı olan ilgiyi arttırmak önemlidir.

Yapılan araştırmalarda; çocuklukların da bitki ve hayvanlarla ilgilenen ve çocukluğunda doğanın içinde yaşantıları olan kişilerin ileriki yaşamlarında, çocukluklarında bu davranışları yapmayan kişilere göre çevre sorunlarına karşı daha duyarlı oldukları görülmektedir.

Doğa ve hayvan sevgisi aynı zamanda çocuğa empati kazandırır. Küçük yaşlarda ben merkezci olan çocuk, bu sevgisi sayesinde empati yeteneğini geliştirirken aynı zamanda sorumluluk bilincini de deneyimler.

Bitkileri ve hayvanları beslemek, onları sevip korumak, onların iyiliklerini düşünmek, çocuğa başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu hatırlatır. Aynı zamanda çocukların hayvanlarla kurdukları bağ, arkadaşlık anlayışının ve iletişim becerilerinin gelişimine katkıda bulunur. Bu ilişki sayesinde çocuklar hoşgörülü, verici, paylaşımcı ve farklılığa açık olmayı deneyimler.

Çocukların duygusal ve sosyal gelişiminde önemli rol oynayan hayvan sevgisinin küçük yaşlardan itibaren aşılanması gerekiyor.

Çocuğun çıkar gözetmeden bir hayvanla sevgi bağı oluşturması ve sorumluluk alması onu hayata hazırlayarak anne babalara da önemli kolaylıklar sağlar.

Çocuklar ve hayvanlar arasında sağlıklı bir ilişki kurulduğunda çocukların ahlaki değer gelişiminden empati yeteneğine değin birçok olumlu etki yapar. Hayvanları sevmek, onları korumak, beslemek, zarar görmesini engellemek bir çocuğun yalnızca hayvanlara karşı olumlu tutum beslemesi ile kalmayıp aynı zamanda diğer canlıların varlığının da kendisi kadar değerli olduğunu öğretir.

Yetişkin olma yolunda ilerleyen çocuk bu sayede hem maddi hem de manevi olarak verici olmayı ve sürekli alan taraf olmamayı da öğrenmiş olur.

Sevgisini ve ilgisini paylaştıkça özellikle sadakat duygusu olan köpek gibi canlılar ile sevginin iki taraflı bir ilişki olduğunu da farkına varmış olurlar.

Ancak unutmadan eklemek gerekir ki bu olumlu etkilerin ortaya sağlıklı bir şekilde çıkması için hayvanın alınıp satılabilen bir nesne olarak gösterilmemesinden gerekiyor.