Eskiden de üniversite için yine iki turlu sınav sistemi vardı. İlk sınavda belli bir oranın üzerinde puan alanlar ikinci sınava girmeye hak kazanırdı. İkinci sınav öncesinde üniversite ve bölüm tercihi yapılır, ardından sınava girilirdi. Sınav sonucuna göre tercihin tutup tutmadığı ortaya çıkardı. Öğrenci kendi kalibresini bilse de sınavda çok şeyler değişebilir ve istenen puanlar alınamazsa da üniversite hayali suya düşebilirdi. Sonra bu sistem değişti. Şimdi sınava giriliyor ve ardından alınan puana göre üniversite ve bölüm tercihi yapılıyor. Bu son sistem daha faydalı görüldü ki değişim gerçekleştirildi ve bu hali ile kullanılmaya devam ediyor.

Şimdi seçim sisteminde de böyle bir değişimin yapılması elzem gözüküyor.

Neden?

Daha önce; seçimlere giren siyasi partilerin aldıkları oy ortaya çıkıyor, ardından seçim sonrası tek başına iktidar elde edilememişse koalisyon kurulmaya çalışılıyordu. Koalisyonlar çoğunlukla uzun soluklu olmuyordu. Hatta bazen de hiç kurulamıyordu. Mecliste, Cumhurbaşkanı seçimlerinde de aynı senaryo devreye giriyor ve bu seçim de krizlere neden olabiliyordu.

Sonra bu çıkmazı sona erdirmek için sistem değişti. Erdoğan, Türk Halkına yeni sistemin koalisyon krizlerini çözeceğini vadetti ve halk da bu sisteme referandumda onay verdi. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. Bu biraz da bize göre ve Türk tipi diye adlandırılan bir sistem oldu. Cumhurbaşkanı iki turlu seçim ile parlamento üyeleri ise listeli nispi temsil yöntemi olan meşhur D’Hont yöntemi ile belirleniyor.

Ancak bu sistemde şimdi koalisyonlar seçim sonrası değil seçim öncesinde kurulmak zorunda kalınıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı artık partili ve mecliste de temsil oranı yasama ve yürütme erklerinin koordineli çalışması adına daha da önem arz ediyor. Ancak ittifak yasası ile çoğunluk elde etme esnasında, küçük partiler oy oranı açısından hafif olmalarına karşın paha olarak bence çok da hak etmedikleri yerlere geliyorlar. Halkın oyları ile bir yere getirmediği ama siyasi ikbal için nispeten büyük partilerin, bu küçük partilere çok fazla değer atfetmek zorunda kaldığı bu sistemde, bazı değişikliklerin yapılması gerektiğine inananlardanım.

Sistem EROR verdi. Sistemin mimarı Erdoğan da zaten seçimlerin ardından bazı değişikliklerin yapılacağı sinyalini verdi. Seçim sonrası %50+1 üzerinde bir değişiklik yapılacağı çok açık. Bekleyip göreceğiz…

Bu değişiklik için vatandaşa bir şey sorulur mu ya da sorulursa ne sorulur bilmem ama meraklısına dünyadaki seçim sistemlerini incelemelerini ve bu iş başka ülkelerde nasıl yapılıyor bir araştırmalarını tavsiye ederim.

Kim kimin adamı?

Kılıçdaroğlu Akşener hariç ittifak ortaklarına kendi ismi üzerinde mutabakat sağlatıp, adaylığını kabul ettirip, bunun da açıklanmasını istediğinde, altılı masa paydaşlarından İyi Parti lideri Meral Akşener itiraz edip masadan kalktı. Kıyamet koptu. Millet ittifakına yakın TV ve gazetelerde hedef tahtasına kondu. Sosyal medyada çok çirkin saldırılara uğradı. Sonra masaya geri döndü ve her şey sanki hiç olmamışçasına unutuluverdi. Yok sayıldı. Üstü örtüldü. Ve bu iş ışık hızında ve birkaç gün içinde oldu. Özellikle küçük yerde yaşayan ve bu siyasi linçi yapanlar, daha sonra nasıl ittifak ortaklarının yüzüne bakabildi çok merak ediyorum. Bu çok dehşet verici bir durum.

Şimdi aynı linç Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan için yapılıyor. Oğan adaylığı ve aldığı oy ile diğer iki adayın da hesaplarını bozdu.

Gerçi bu oyu Muharrem İnce’nin bir kaset kumpası ile yarıştan düşmesi neticesinde, tepkiler üzerine aldı ama neticede aldı. Önce merakla ne diyeceği beklendi. Millet İttifakı yönünde karar verebileceği ümidiyle, mızraklar bilendi ama gösterilmedi. Şimdi Erdoğan’dan yana tavır alınca mızraklar elden çıktı. Akşener’de olduğu gibi şimdi de Oğan hedef tahtasına kondu. Ve şimdi medyada ve özellikle yine sosyal medyada veryansın devam ediyor?

Yahu bu adamın aldığı oy kendi oyu değil. Tüm taraftarını bir yere kanalize etmekten çok uzak. Kendi bir adres göstermişse de taraftarını konsolide etmesi çok güç. Buna rağmen hâlâ her şey bitmiş değil. Oğan’ın taraftarını kazanan ipi göğüsleyecek. Ama büyük bir aymazlıkla bu fırsatı elinin tersi ile itmek, seçimi kazanma şansını görmeyen bir bakış açısının tezahürü olsa gerek. İkinci tur seçim sonrasında bunu çok daha iyi göreceğiz. Kim kimin adamı ortaya çıkacak…

Kalın Sağlıcakla…