Hepimiz, diğer tüm insanları da kendimiz gibi düşünme eğiliminde yaşarız. Baş ağrısı çekiyorsak, diğer insanların da başı ağrıyor olabilir. Ailemizde kanser hastası yoksa, kanser bizim için ‘dağlara taşlara, evlerden ırak’ çok uzak ihtimal iken kanserle mücadele eden bir yakınımız varsa biliriz ne kadar çok sayıda insanın bu mücadele içinde olduğunu. Eğer dışarıda arkadaşlarımızla kahve içebilecek maddi imkanlara sahipsek, herkes o kahveyi rahatça içebilir sanırız, çocuklarımızın ayakkabıları eskidiğinde yenisini alacak gücümüz varsa herkesin gücü var sanırız..

Ama gerçekler öyle değil...   

Belki aynı sokakta yaşadığımız bir aile için hep birlikte dışarı çıkıp çay içebilmek, çocuklarına dondurma alabilmek hayal,

Sofralarına ayda bir et götürmek lütuf,

Çocuklarının eskiyen ayakkabılarının yerine yenisini alabilmek için bir başka bir temel ihtiyaçtan kesinti yapmak zorundalar..

Mübarek Ramazan ayına ulaştık. Sağlığı el veren, inananlar bu mübarek ayı oruçla taçlandırırken, benim 44 yıllık ömrümde en az 440 kere denk geldiğim sorular tekrar başlandı sorulmaya:

Sakız çiğnemek orucu bozar mı?

Diş fırçalamak orucu bozar mı?

Oruçluyken duş alınır mı?

Yapay zeka ile hasbihal ettiğimiz bu günlerde hala aynı soruları sormak hakkında ne denilebilir bilmiyorum ama sorulacak doğru sorular şunlar olabilir:

Bu mübarek günlerde kime yardım edebilirim?

Bana fazla gelen, başkasının  ihtiyacı olan neyim var?

Nefsimi nasıl terbiye edebilirim?

Ramazan ayı birlik ve beraberlik ayı olduğu kadar, tevazu ve yetinme ayı aynı zamanda. Gün içinde yediği öğünlerden, atıştırdıklarından, sudan, içeceklerden vazgeçebilen insan, oruç tutmayana öfkeyle bakmaktan, orucu bahane ederek etrafa sıkıntı vermekten de sakınabilmeli. Gülümsemek de sadakadır, gülümsemekten vazgeçmemeli.

İnsanın yaptığı bütün ibadetler Allah ve kendi arasında. Yararı da kendine, sevabı da kendine. Zekat hariç. Zekat hem yapana hem diğer insanlara her şekilde fayda sağlar. Maddi ihtiyaçları gidermekle kalmaz, toplumda iyiliği ve sevgiyi besler. Ramazan boyunca aç susuz dolaşıp iş zekat vermeye gelince altınlarda mikro gram hesabı yapmak yakışmaz bir Müslümana.

İftar sofraları paylaşmaktır, bu paylaşım insanlar arasında, hatta yemekten artanlar hayvanlar arasında paylaşılsın, zengin sofralar sosyal medya hesaplarında değil. 

Güzel ülkemizde Ramazan hem dini hem sosyo-kültürel bir değer. Kime sorsanız ‘ah nerede o eski ramazanlar’ diye bir cümle duyarsınız. O derece değer veririz ki biz bu mübarek aya; Türkiye’de her 219 kişiden birinin adı Ramazan’dır. Şöyle bir çarşıya pazara çıkayım deseniz birkaç Ramazan’a denk gelirsiniz.

Paylaşmanın, bolluk ve bereketin hakim olduğu, hayırlı ramazanlar dilerim.