Okullarımız, sadece Türkiye’yi kastetmiyorum, dünya genelindeki okulların çok büyük çoğunluğunu kastediyorum, bir çocuğa gerçekte ne yapıyor?

Belli saatler içinde, belli kurallar dahilinde belirli bilgileri öğrenmek için bulundurulan çocuklar gerçekte ne öğrenmiş oluyor?

1968 yılında, Amerikalı bilim insanı George Land, yaşları üç ile beş arasında değişen 1600 çocuğun yaratıcılığını test etmek için bir araştırma çalışması gerçekleştirdi. Bu, yenilikçi mühendislerin ve bilim adamlarının seçilmesine yardımcı olmak amacıyla NASA için tasarladığı testin aynısıydı. Aynı çocuklara 10 ve 15 yaşlarında tekrar test uyguladı ve çok çarpıcı sonuçlar elde etti.

5 yaşındakiler arasındaki test sonuçları: %98

10 yaşındakiler arasındaki test sonuçları: %30

15 yaşındakiler arasındaki test sonuçları: %12

280000 yetişkine uygulanan aynı testin sonuçları: %2

Land bu durumu şöyle özetliyor: ‘’Sonuç olarak yaratıcı olmayan davranışların öğrenildiği sonucuna vardık’’

Yani biz okullarda yaratıcılığımızı bırakıyor, işçi arılar gibi birbirine benzeyen bir toplumun parçası olmayı öğreniyoruz. Sabah aynı saatte uyanıp 30’ar kişilik sınıflarda bir anlatıcının bilmem kaçıncı kez anlattığı dersi aynı şekilde anlamak zorunda olan, anladığını ortak sınavlarla kanıtlamak durumundaki çocuklarımızın günden güne, yıldan yıla diğer çocukların aynısı olmasını izleyen ebeveynleriz. Zamanında bizim merakımızın, farklılıklarımızın, yaratıcılığımızın renkleri nasıl kaybolduysa şimdi çocuklarımızın değişimini izliyoruz.

Bir işin yapılmasının tek bir yolu yoktur, belki de çözüm yollarından biri henüz keşfedilmemiştir. Bizim eğitim sistemimiz merakı, çözüm üretmeyi, araştırmayı teşvik etmek yerine bütün bilgilere hakimiz ve size bunu öğretiriz şeklide ilerliyor. Çocuklar evde bulundukları kısa zaman dilimlerini, okulda öğrendikleri konunun 25. tekrarı olan ev ödevleriyle harcıyor. PISA sonuçları incelendiğinde tüm OECD ülkeleri içinde ödev miktarı arttıkça başarının düştüğü ikinci ülke Türkiye.

‘’Bizde ödev arttıkça başarı azalıyor!

Bunun temel sebebi ödevde niceliği niteliğin üstünde tutmamız. Proje bazlı ödevler yerine ezber bazlı test veriyoruz. Proje bazlı dönemsel ödevler en makbulü, zira o zaman çocuk okulda keşfedilmeyen becerilerini ortaya çıkartıyor ve yaratma sürecini kavrıyor’’ diyor profesör doktor Selçuk Şirin. Uluslararası değerlendirme programı PISA’da en başarılı ülkeler arasında yer alan Finlandiya ve Güney Kore aynı zamanda en az ödev verilen iki ülke.

Çocuklar günlerinin büyük bir kısmını okullarda geçiriyor. Evet toplumun bir parçası olmak çok önemli ancak toplumun birebir aynı parçalardan oluşması gerekmiyor. Okullarda edinilmesi, düzeltiyorum varken kaybedilmemesi gereken en önemli beceri yaratıcılık. Eleştirel düşünebilen, soru sorabilen, inisiyatif alabilen çocuklara, bu çocuklara bu ortamı sağlayacak eğitimcilere ve yeniden düzenlenecek bir sisteme ihtiyacımız var.