Yokuş çıkanlar bir düzlüğe geldiği zaman bir oh çekerler. Sanki yolun sonu gelmiş gibi. Yokuş aşağı inerken de yüzlerine hoş bir tebessüm gelir.Hele birde göbekli olunca.Hayatta böyledir sıkıntılar çocuklar,çekler komşular,sınavlar, enflasyon  ve bunun gibi bir sürü inişli yokuşlu günler.Ama hep gözler bir düzlüğü arar.

 

Düşünen bir an  düz bir dünya. Hiç pürüz yok.Çok sakin.Sabah kalkıyorsunuz elinizi yapraklar arasından uzatıyorsunuz kocaman olgunlaşmış bir meye alıp ağzınıza götürüyorsunuz. Yaprakların altından baktığınızda aşağıda kumsal, deniz kıyıya vuruyor ve hava tam istediğiniz gibi.Bulutlarda öyle. Yan tarafta kimin yaktığı belli olmayan bir ateş ve üzerinde balık,köfte ve tam sizin istedikleriniz. Her şey  tam. İniş yok çıkış yok tabii düzlükte yok. Zaten düzlüğün olsa bile farkına varamazsınız.

 

Bir Afrika hikayesinde olduğu gibi.

Bir balıkçı eve her gün bir balık götürürken 2-3 gün hiçbir şey yakalayamamış.Malum evde kavga gürültü.Bir gün ağa güzel bir balık gelmiş.Sevinmiş 3 günün acısını çıkaracağız diye.O da ne balık başlamış konuşmaya .

<-Beni bırak sana her istediğini vereyim.>
Balıkçı önce şaşırmış sonra.<-Evde yiyecek bir şey yok bize bol yemekler verebilirimsin.>

Balık tamam demiş <-şimdi evine git.>

Balıkçı evine geldiği zaman kapının önünde kocaman bir masa üzerinde bilinen her türlü yiyecekler. Önce şaşırmış sonra mutlu olmuş.Karısına olayı anlatmış Karısı hem yiyecekleri yiyor hem de ,

<-Balıktan neden biraz altın ,zenginlik,saray istemedin ?Paramız olsaydı biz bu yiyecekleri bir gün değil her gün alırdık.>Diye kocasına sitem ediyormuş.

Ertesi günü balıkçı denize gitmiş <-Balık-balık gel> demiş.

<- Bana hayat borcun var senden ,bir isteğim var onu yerine getir .>demiş.

Balık kafasını sudan çıkarmış sormuş.<-Söyle bakalım ne istiyorsun.>

Balıkçı<-Saray,cariyeler.altın arabalar çok zengin olmak istiyorum.>demiş.

Balık <-tamam ,şimdi evine git.>demiş.

Balıkçı eve geldiğinde gözlerine inanamamış ev yerinde kocaman bir saray hizmetçiler, koşuşturmalar, bahçede çiçekler ve hanımı son derece güzel elbiselere içinde kapıda karşılamış.Her şey çok güzel. demiş aradan 3-4 gün geçmiş.Kadın yine başlamış.<-Git o balığa söyle sana hayatını borçlu.> Demiş.

Balıkçı<-Bu sefer ne istiyorsun?>diye sormuş.

Kadın<-Güneş ve ay yanlış zamanda doğuyor ,yanlış yerde batıyor,istediğim zaman yağmur yağmıyor. Bütün bunları ben düzenlemek istiyorum.>demiş.

Balıkçı ezile büzüle tekrar deniz kenarına gelmiş.<-Balık –balık gel. bana hayat borcun var ,senden , bir isteğim var onu yerine getir .>demiş

Balık,kafasını sudan çıkarmış<-Söyle bakalım bu sefer ne istiyorsun.?>

<-Hanımım güneşin ve ayın yerlerini değiştirmek,yağmuru istediği zaman yağdırmak istiyor.>demiş.

Balık,<-Ben istediğin  şeylerin hepsini veridim. Senin hanımın her şeye sahip olduktan sonra tanrının yerine geçmek istiyor. O kendi varoluş sebebini yok etmek istiyor.Şimdi evine git.> demiş.

Balıkçı eve geldiğinde eski kulübesini ve hanımı eski elbiseler içinde aç otururken görmüş.

Sormuş<-Ne bu hal ne oldu sana.?>

Kadın şaşkın bir vaziyette<-Bilmiyorum bir rüzgar geldi hepsini aldı götürdü Bu hale geldik.>demiş.

 

İsteklerin sonu tanrının yerini  almaya kadar gider.Bir an bile öyle düşünsen hayatın tadını anlayamazsın. Yokuşlar ,düzlükler ve inişlerin tadına varmak istiyorsan çevrendeki insanları  iyi gözle onarlın hepsi tanrının bize verdiği tadı tuzu ile yaşıyor.Bu ezelden ve ebeden var olan ve tanrıda olmayanın bize bahşettiği yaşam değimli?

Fikret Şipal

Fikretsipal77@ gmail.com