Yaşadığımız çağa yüklüyoruz her şeyi. Çağın suçu yok, bu çağda hâlâ çağdaşlaşamayan insanların suçu...

Bir zamanlar çocuktuk büyüdük bu çağın insanı olduk. O halde sorun çağ değil, bizlerde...!

Anne babaların suçu yok, herkes gerektiği ölçüde yetiştirdi evladını, sorun bizlerde. Birey olmaya başladığımızda kendimizi ne derece yetiştirebildik?

Ailemize iyi bir evlât mıyız, çocuklarımızı gerekli ölçüde yetiştirebiliyor muyuz, araştırma ruhu verilebiliyor muyuz onlara, yoksa sığ bir yol mu çiziyoruz?

Peki ya bizler?

Kulaktan dolma bilgilerin kurbanı mıyız hayatımızı şekillendirirken. Evet tam da böyleyiz. Öğrenmeye açık, araştıran, üreten, bilgiyle yetinmeyen kaçımız?

Bir sıfata sahip olduğumuzda gölgesine sığınıyoruz bize yetiyor. Maddi gücü çok şey sanıyoruz. Oysa bilinç, bilginlik, anlayış ve kültür devri, hisse senetlerinden çok daha değerli. Çağ bu değil. Farkındalığımızı değil, çağı suçladığımız sürece, çağ bu sığlık çemberinden çıkamaz...

Sözüm ona, çağ değil, bizler suçluyuz...