Dünya futbolunu ve önde gelen Avrupa kulüplerini keyifle izlerken; Türk futbolu bize ne anlatıyor, kendisini nasıl ve ne şekilde ifade ediyor ve konumlandırıyor?

Milyon Euro'luk yatırımları ve marka değeri olan kulübünüzün felsefesini, vizyonunu nasıl tanımlarsınız?

Güçlü oyunlar oyuncuların bireysel başarılarıyla mı, yoksa ortaya konulacak bir felsefeyle mi hedefleyecek?

Bir stratejik hareket planınız var mı?

Tüm bu sorulara, kısaca cevap verecek olursak; Yatırım sadece oyunculara ,ya da bir takıma, önemli olduğunu düşündüğünüz isimlere yüksek ücretler ödeyerek transfer etmek demek değildir.

Bugüne kadar yapılan uygulamalarda, futbolumuzun ve kulüplerimizin bir felsefe ve stratejiye sahip olmadığını görüyoruz.

İlk bakışta ortaya koyacağınız felsefe, kısa dönemde size puanlar getirmese de size uzun vadede Teknik Direktör veya oyunculara bağlı olmayan, ileriye dönük güçlü oyunlar ve üretken bir alt yapıya sahip olmanın yolunu açar.

Buna da kulüplerin DNA'sı diyoruz. Yani siz o yapıyı kurarsanız, bu DNA'yı bir iskelet gibi yerleştirerek hedefe ulaşabilirsiniz. Ancak günü kurtarma arayışlarımız yüzünden, dünya futboluyla aramızdaki makas giderek açılır ve günceli yakalayamayarak yerimizde saymaya devam ederiz.