Ciddi anlamda kaygı duymamak eldemi ?
Vicdani duyarlılık konusunda zaman zaman yazdım.
Bir tek haber üzerinden genel bir değerlendirme yapmak falan gibi de gelmesin size.
Bir damla su, bir ton su hakkında,
Bir damla kan vücudun sağlık durumu ile ilgili nasıl bir değerlendirme ölçüsü oluyorsa.
Olaylardan yola çıkılarakpsikolojik, sosyolojik veya kriminal tahlil,analiz yapılabileceğini,teşhis kona bileceğini ve bir yargıya ulaşılabileceğini işin uzmanları bilir.
‘’Vicdanlar değer üretmiyor artık’’ cümlesini Sayın Mehmet GÖRMEZ den dinlemiştim. Ve üzerinde ciddi düşünmeye değer bir değerlendirme olarak not etmek gerekitiğini düşünmüş hatta yazmıştım.
Üretmiyorsa tüketiyor demektir.
Parlamıyor,işlemiyor dimanik olamıyorsa
Paslanıyor,köreliyor,durgunlaşıyor demektir.
Merhum şair Cahit zarifoğlunun ifadesiyle
‘’aslında az az ölüyoruz hergün..
Havadan sudan bahseder gibi’’
Etkisiz, tepkisiz, ölçüsüz kalmak ,sıradanlaşmak ,
Susuzluğu farketmeden yaşamak gibi.
Tüketim toplumu tabiri ehlinin malumudur.
Dün, Diyanet işleri Başkanlığına atanan Sayın Prof.Dr.Ali ERBAŞ hocanın
İfadeleri arasında dikkat çeken önemli bir tesbiti zikretmem gerekir.
Bence hem akademisyen, hem bir din adamı ve hemde bir insan olarak hocamızın tesbitine katılmamak mümkün değil..
‘’DÜNYEVİLEŞME VE HİÇ BİR DEĞER TANIMAMA KISKACINDA DEBELENEN İNSANLIK’’ cümlesini bir manifesto olarak kabul etmek gerekir. Bu cümle , aynı zamanda sosyolojik bir gerçekliğin ilanıdır.
Nerede olduğumuz ve nereden başlanması gerektiğinin ifadesidir.
Manevi bir buhran dönemi ,ancak manevi değerleri ikame ederek atlatılabilir.
Bakınız bir köşe yazısında sayın ERBAŞ neler yazmış. Derde derman niteliğindeki saptamayı paylaşmak isterim sizlerle.
‘’körfez ülkeleri başta olmak üzere İslam ülkelerinde dünyevileşmenin inanılmaz bir hızla ilerlediğine şahit olmaktayız. Lüks ve israf Müslümanları esir almış, burnunun dibindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerini göremez hale getirmiştir. Dünyevileşme illeti Müslümanların zekat, sadaka, borç verme, yardımlaşma vb. infak duygularını oldukça zayıflatmış, sahip oldukları zekat potansiyelini gerektiği gibi hesaplayıp yerine ulaştırsalar açlık ve sefalet içinde kıvranan Müslümanlar bu durumdan kurtulacak, yılda altı milyon kişi belki de açlıktan ölmeyecektir. Sadece ülkemizde günde altı milyon ekmek çöpe atılmaktadır. “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez” ayeti herkesin dilinde olmasına rağmen %99'u Müslüman olan ülkemizde bu kadar ekmeğin çöpe atılması nasıl izah edilebilir?
Dünyevileşme bir yandan da Müslümanların ahlâkî dejenerasyonuna sebep olmaktadır. Eskiden yanlış bir iş yaptığında ya da yanlış bir davranışı gördüğünde yüzü kızaran bir müslüman dünyevileşme sürecine girdikten sonra yüzü kızarmamaya ve utanmamaya başlıyor. Yapılan yanlışlıklar görmezden gelindikçe gitgide normalleşiyor. “Bir kötülük gördüğünde elinle düzelt, elinle düzeltemezsen dilinle düzelt, dilinle düzeltemezsen kalbinle buğzet” hadisi herkese kişisel uyarı vazifesini hatırlatmalıdır.’
Doğru söze ne denir...
O VE BENZERLERİ ARAMIZDA....
İzmirde durup dururken, yol kenarında yatan köpeğe futbol topu muamelesi yapan ‘’manyak’’ çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılmış.
12 ayrı suçtan sabıkalı olduğu yansıdı medyaya.
Anlaşılan o ki ,sabıkalarına birini daha ekledi.
Ancak mahkemede ‘’ olayı hatırlamadığını ‘’ söyleyince salıverilmiş.Eğer verdiği cevap emsal teşkil ederde başka ‘’manyaklara’’ ilham kaynağı olabilir. Dikkat.
TCK da HAYVANLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLARA CEZA VERİLMEDİĞİNİ veya öngörülmediğini de öğrenmiş olduk bu sayede.
İzmirliler bence kuşlarını, kedilerini, tavuklarını, köpeklerini koruyup kollamalı...
O ve benzerleri aramızda.....
Biz, yine bu işi hukuk sistemimize değil de‘’ yaratılanı hoşgör yaradandan ötürü’’ diyerek yüzyıllar öncesinden insanlık dersi veren yunus EMRE’ye havale edeceğiz galiba.