Her insan yüreğinin ölçüsünde yaşar. Bu serüvende rotanız ne olursa olsun son durak yine yüreğiniz oluyor. Ağır basan duygularınızla size ağır gelen duygularınız arasında çok fark var. Bazı duygular var ki sol yanınıza demir atar kimi zaman huzurun esintisi öyle bir işler ki benliğinize bahşedilen bu ödülün huzurunu solursunuz

İnsanı aydınlığa çıkaran da karanlığa iten de kendisidir. Bazen herkesten çok kendimize savaş açarız kahramanca savaşmanın tedirginliğiyle...

Üstelik tedirgin duygular zamanın keskinliğiyle yarışır. Sol yanınıza bir nebze su serpilir gibi akar bazı hissiyatlar benliğimize. Biraz güç, biraz istikrar bütün hüzünleri deviriyor aslında. Gökyüzünün mavi tonlarını kuşanmak misali. Bütün umutlar yeşeresiye kadar beklenti durağında asılı kalıyor sol yanımız.

İnsanların duygu ve düşünce dünyasına dokunamazsınız. Yüreğinde şefkat, merhamet, sağduyu barındıranlara, yüreğiyle vicdanı barışık olanlara ne mutlu. Böyle insanlara yüreğinizle yaklaşırsınız. Lakin bir de bunlardan yoksun olan insanlar var. Kimseye hayat dersi vermek sizin göreviniz değil. Doğruyu görebilmek isteyene doğruyu gösterebilirsiniz amenna, lakin hissedebilmek farklı boyut, hissiyat dünyalarına müdahale edemezsiniz.

Güzel hissiyatlar, temiz hissiyatlar dünyasıyla yüreği arasında perde olan insanların o perdelerini siz aralayamazsınız.

Demem o ki, herkes yüreğine yakışan duyguları seçer hisseder ve yaşar. Yüreğine benzeyen yüreklere yakın, yüreğine ters düşen yüreklere uzak olur devam edersin. Yüreğinin rengindekilerle mesafe dengeni belirlersin.