Aklınız almıyor değil mi?

Bir insan bir insana bunu nasıl yapabilir?

İçinde her yaştan hasta sivillerin ve sağlık görevlilerinin olduğu hastane nasıl roketle yerle bir edilebilir? Pazar yerinde alışveriş yapan masum siviller nasıl bombaların hedefine konulabilir?

Camiler ve kiliselerden oluşan ibadethaneler nasıl topa tutulur?

Yıkılan binaların enkazından bir canlı çıkarabilmek için olay yerine koşup, canla başla çalışan sağlık ve kurtarma ekiplerine, üstelik savaşlarda kullanılması yasak olan fosfor bombasıyla nasıl saldırı düzenlenebilir?

Ambulanslar nasıl hedef alınabilir?

Okullara sığınan siviller nasıl topluca katledilebilir?

Elektriği ve suyu kesilip perişan edilen bir halkın, yiyecek gibi ilaç gibi en temel insanı ihtiyaçlarına ulaşması nasıl engellenebilir?

Su deposunun önünde ellerinde bidonlarla bekleşen ve tamamı çocuklardan oluşan kalabalığa dron marifetiyle göz göre göre hem de kamerayla kayıt altına alarak nasıl bomba atılabilir?

Tüm bu bombardımandan kaçmak için yurtlarından ayrılmak, hayatlarını, hayallerini ve anılarını geride bırakmak zorunda kalanların göç konvoyu nasıl yaylım ateşine tutulup yok edilebilir?

İzahı yok gibi değil mi?

İnsan sıfatındaki bir topluluk bunu nasıl gerçekleştirebilir?

Savaş suçu nitelemesinden bile ağır bu vahşet ve barbarlık nasıl izah edilebilir?

İzahı olmayan şeyin mizahı olur derler. Ama bu ne mizah konusu yapılabilecek bir konu ne de izahsız bir mesele. Meselenin özü; vadedilmiş topraklara ulaşma çabasındaki Yahudilerin, bu uğurdaki inançlarının tezahürü Siyonizm ideolojisinin inanç temellerine dayanıyor. Bu uğurda her şeyi kendilerine mübah sayıyorlar. Kendilerini ari ve seçilmiş ırk olarak görüyorlar. Diğer tüm insanları hayvandan bile aşağı sınıfta yaratılmış, değersiz yaratıklar olarak addediyorlar. Kendilerinin insan olarak yaratıldığına, kendilerinden başka herkesin ise maymundan türediğine inanıyorlar. Bunu insanlığa kabul ettirebilmek adına; gizli dünya devletinin tepesinde yer alan en büyük Siyonist Yahudi ailelerden Rothschild’lerin, bu saçma fikri insanlığa empoze edebilmek ve kabullendirmek için Evrim Teorisi’nin sahibi ve savunucusu, kendisini agnostik olarak nitelendiren Charles Darwin’e kaynak sağlayarak, çalışmalarına destek verdiğini hatırlatalım. Bu teori orta okul ve lise yıllarımda ders kitaplarında bize de anlatılırdı. Daha sonraları müfredat ve ders kitaplarından büyük ölçüde kaldırıldı.

Siyonistler, bu üstün ırk meselesini daha da absürt bir seviyeye taşıyarak, tahrif edilmiş Tevrat ayetlerinde yer alan, “tanrıyı bile yenebileceklerine” dair bir inanca da sahipler. Kurulan devletlerine verdikleri ad olan İsrail, “tanrı ile güreşen, uğraşan ve galip gelen” anlamlarını taşır. Bir de inançları gereği Yahudilerin hükümdar olduğu bir dünya kurabilmek için bekledikleri Mesihi dünyaya getirme ve başlatacakları büyük savaş ile tanrıyı kıyamete zorlama planları vardır. Bu uğurda yüzyıllardır çalışmaya ve planlarını işletmeye devam ediyorlar. Bu onların dini ve itikadı. O yüzden biraz önce saydığımız vahşeti, gözlerini kırpmadan gerçekleştirebiliyorlar. Bu yaptıkları için onlarla ne müzakere yapabilirsiniz ne de yapmaktan vazgeçirebilirsiniz. Anca ve anca zordan anlarlar. Kendilerininkinden daha sert bir demir yumruk onları durdurabilir.

Peki 8 milyarı aşkın dünya nüfusunun anca 10 binde 18’i gibi bir orana tekabül eden 15 milyonluk bir topluluk, her birini bir mahalleye muhtar yapmaya kalksanız nüfusları yetmezken, nasıl oluyor da dünya siyasetinde bu kadar etkin ve güçlü olabiliyor. Bu işin cevabı paradır. Kanlı para hem de. Siyonistler emellerine ancak mali güç elde ederek ulaşabileceklerini bildiklerinden, devletsiz bir topluluk olmalarına karşın devlet gibi bir imkana sahip olmalarına olanak veren süper ticari bir güç haline geldiler. Bankacılık ve finans sistemini kurarak başına geçtiler. Her alanda yetkili uluslararası kurumların idaresini ele aldılar. Göz önünde yer alan her mecrada; siyasette, iş dünyasında, sanatta, sporda, medyada ve aklınıza neresi geliyorsa tüm köşe başlarını tuttular. Muslukların başına geçtiler. Ticari marka ve ürünleri ile sermaye çevrelerinin en üstünde yer aldılar. Kendilerinin en büyük hamisi olan Amerika’yı kurdurup, en güçlü destekçileri yaptılar. Bugün ABD savaş gemisi İsrail açıklarında ise ve devlet başkanı Biden; “Yahudi değilim ama Siyonist’im” diyorsa bu hep Siyonizm’in azimli çalışmalarının ve teşkilatlanmasının sonucudur. Siyonizm yanlısı olmayan bir başkan ya da yardımcısının veya temsilciler meclisi üyesinin ABD’de o mevkilere gelmesi elbette mümkün değildir.

Sadece Amerika mı?

Tüm Avrupa ülkeleri ve İngiltere’de Siyonist İsrail’in destekçisi konumunda. Hepsi saldırıların başlamasının akabinde birer birer Tel Aviv’e giderek destek mesajları verdiler. Bu Siyonizm’in gizli dünya devletinin, aslında tüm ülkelerde iktidarın gizli ortağı olduğunun bir göstergesidir.

İslam peygamberine hakaret eden Charlie Hebdo dergisinin çalışanları öldürülünce, kol kola girip sokaklarda yürüyen, birlik olan, ortak mesaj yayınlayan dünya liderleri akla gelince, Filistin Halkı’nın yalnızlığı insanın içini ürpertiyor.

Sözde ileri dünya ülkelerinin bu yaşananlara sessiz kalması ve “İsrail’in kendini savunma hakkı” diye teraneler okuması ne kadar korkunç. Batı medyasında ki TV’lerde koskoca haber sunucularının, İsrail’de hayatını kaybedenler için öldürüldü diye anons yaparken, Filistinliler için öldü diyerek, haber dilinde bile ayrımcılık yapması ne kadar acınası.

Yaşanan zulmü kınamadan başka bir varlık gösteremeyen İslam ülkelerinin durumu, evi her biri Filistinlere mermi olup yağan markalara ait ürünlerle doluyken, sosyal medyadan kanlar içinde Filistinli çocuk videoları paylaşarak vicdanını rahatlatmaya çalışan Müslümanların hali, bize açıkça bu acıların daha da artarak devam edeceği mesajını veriyor.

Sanırım işimiz ebabillere kaldı. Ama ebabiller gelse; manzarayı ve yaşananları görünce, İsrail yerine Müslümanları taşlardı herhalde…

Kalın sağlıcakla...