Cemiyet hayatı insan yaşamının olmazsa olmazı konumunda. İnsan doğduğu günden itibaren hep bir topluluk hayatı içinde yoğruluyor. Aile ve hısım-akraba ilişkileri, okul hayatı, iş hayatı, mesleki kuruluş birliktelikleri, siyaset kurumu, gönüllü dernek-vakıf çalışmaları. Bu esnada içinde bulunduğu topluluk ile ömür boyu etkileşimi hep devam ediyor. İçine doğduğu ailenin haricinde, seçtiği meslek, ilgi duyduğu hobiler, taşıdığı dünya görüşü gibi birçok etken ile kendini ait hissettiği topluluklar içinde yer alıyor. Hele hele bazı alanlarda bir defa o seçimi yaptıktan sonra, artık insan bir daha istese de kopamıyor, kendini geri çekemiyor. Tiyatro sanatçılarının çok kullandığı sahne tozu nitelemesinde olduğu gibi ya da birçok meslek dalı için dillendirilen girmek var ama çıkmak yok mottosunda tarif edildiği gibi.

Gazetecilik de böyle bir alan. Gazeteciliği bir defa seçtiniz mi, ardınızda yaşadığınız çağa tanıklık edecek eserler bıraktınız mı, artık isteseniz de o elbiseyi çıkaramazsınız bir daha üzerinizden. Türkiye’de gazeteci olmak çok kolay. Elbette okulu ve eğitim müfredatı mevcut. Ama çok alakasız bir meslek kolunda çalışırken, hatta eğitiminiz olmasa bile istediğinizde kolayca gazeteci olabilirsiniz bir anda. Gazetecilik de tıpkı diğer profesyonelce icra edilen mesleklerde olduğu gibi üniversitesi ve eğitimi olan bir meslek. Ancak bir farkı var. Gazetecilik yapabilmek için eğitim şartının zorunlu olmaması. Örneğin bir doktor, bir eczacı ya da öğretmen olabilmek için eğitim almanız şarttır. Diploma sahibi olmadan bu meslekleri icra edemezsiniz. Bugün bir berber dükkanı dahi açmak isteseniz, ruhsat için sizden ustalık belgesi isterler. Ama gazetecilikte böyle bir şart yok. Eğer olsaydı belki bugün gazetecilik mesleği çok daha iyi bir yerde olabilirdi.

Eğitim şartının olmaması, gazeteciliğe ait mesleki kuruluşlarda da etkisini gösterir. Örneğin mesleki dernek ve cemiyetlerde mesleği icra eden eğitimli gazeteci üye sayısı son derece azdır. Türkiye’de gazetecilik yapıp göz önünde yer alan, ünü yaygın ve ekran yüzü olmuş gazetecilerin bile çoğunun gazetecilik harici alanlarda üniversite eğitimi aldıklarını belgeleyen bir araştırma okumuştum. Hal böyle olunca; kimi mesleki kuruluşta diploma bir üyelik parametresidir. Kiminde en azından eğitimi olmasa da o iş kolunda uzun süre çalışarak edindiğiniz basın kartı bir zorunluluktur. Kiminde henüz kart sahibi olmadıysanız bile; en azından sosyal güvencede basın çalışanlarını ilgilendiren madde kapsamında olmanız gerekir. Bazılarında ise gazetenin basımı ve dağıtımını dahi yapsanız, sigortalı oldunuz mu üyelik şartını karşılamış sayılırsınız. Hatta eski gazeteci olmak bile bazı derneklerde tüzük gereği dernek üyeliği için kabul şartıdır. Gazetecilik mesleğini icra edebilmek için düzenleyici mesleki kuralların olmadığı bir ülkede, gazeteciliğin mesleki kuruluşlarına üye olmak içinde elbette katı kurallar aranması düşünülemez. Hele hele küçük yerleşim yerlerinde, çok fazla seçici olma şansınız ise hiç yoktur. Üyelik şartlarınızı minimize etmek durumundasınızdır.

Üyesi olmaktan büyük onur duyduğum Yalova Gazeteciler Cemiyeti de çok rahatlıkla bu bağlamda değerlendirilebilir. Çok farklı yelpazelerden, meslek ile bir şekilde etkileşim içinde olan samimi insanların oluşturduğu bir topluluktur YGC. Gazetecilik mesleği adına önemli çalışmalara imza atmış bir topluluktur da aynı zamanda. Cemiyet kurulduğu ilk yıllarda, benimde bu aileye katılmama vesile olan sevgili Mehmet Cantözün’ün liderliğinde çıkarılan Çizgi Gazetesi çok kıymetli bir çalışma olarak hatıralarda yer etmiştir. Şu an cemiyete ait ve benzeri cemiyet sitelerinden çok daha aktif ve geniş içeriğe sahip http://www.yalovagazetecilercemiyeti.com/ internet sitesi de bir o kadar önemli bir hizmettir cemiyet için. Yalova’nın; Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Başkanlar Kurulu Toplantısı’na ev sahipliği yapmasına da vesile olmuştur YGC. Yalova’nın misafirperverliğinin en güzel şekilde gösterildiği organizasyonda, Türkiye’nin dört bir yanından gelerek toplantıya katılan gazeteciler ve cemiyet başkanlarının, Yalova’yı tanımasına vesile olunmuştur. Yalova tüm Türkiye’de basın kuruluşlarında haberlere taşınmış ve tanıtımı açısından büyük bir imkan yakalamıştır. Bu ve buna benzer daha birçok başarılı çalışmalara imza atmıştır YGC başkanı Ayhan Polat ve yönetimi.

Geçtiğimiz gün Yalova Gazeteciler Cemiyeti’nin iftar daveti vardı. Başkan Ayhan Polat, bu konuda çok hassastır. 10 Temmuz Çalışan Gazeteciler Günü’nde, Ramazan ayında cemiyet üyelerini mutlaka bir araya getirir. Çok kıymetli birer etkinliktir bu sofralar. Sonuncusu Altın Balık Restoran’da düzenlenen organizasyona çok sayıda dernek üyesi gazeteci iştirak etti. Siyasiler de vardı aramızda. Çok samimi ve güzel bir ortamdı. Yalovalı meslektaşlarımız ile birlikte, iftar sofrasında hoşça sohbetler etme fırsatını yakaladık. Öncelikli konular elbette başta yaklaşan seçim ve mesleki sıkıntılar idi. Mesleki sorunlar sahura kadar da konuşsak bitiremeyeceğimiz bir konuydu elbette. Biz de zaten bitiremedik.

Katıldığım bir uluslararası yerel gazetecilik seminerinde; Alman bir gazeteci şöyle söylemişti. “Siz Türklerde herkes liderliğe meraklı. Ekip ruhu düşünceniz düşük” demişti. Onun sunduğu bu teze karşılık Kurtuluş Savaşı’nda sergilenen takım ruhunu örnek göstererek cevap vermekle birlikte, biraz hak vermemiş de değildim doğrusunu söylemek gerekirse. Çünkü sosyal hayatın bir parçası bu tip organizasyonlarda, başa güreşmek adına her yolu mübah sayanlar, hizipçilik yapanlar, hiçbir şeyi beğenmeyip hep muhalefet olanlar elbette vardır. Hele gazetecilik gibi göz önünde ve topluma ışık tutma gibi bir vasfı olan bir dalda koşturuyorsanız, bu tipler daha da çok olacaktır.

Yalova Gazeteciler Cemiyeti ise bu manada oldukça şanslı. Bir defa üyeler samimi ve içten insanlar. Başkan Ayhan Polat ise özverili, fedakar ve çalışkan bir yönetici. Zaten olmasa, Yalova gibi bir yerde dört dönem göreve layık görülmesi düşünülemezdi.

Cemiyetimizin mesleki açıdan bundan sonrada başarılı çalışmalarını sürdürmesini diliyorum. Birlik ve beraberliğinin artarak devam etmesini arzu ediyorum. Bu samimi sofralarda oturan dernek üyelerinin sayısının artarak, cemiyetimizin her geçen gün daha da güçlenmesini temenni ediyorum.

Kalın Sağlıcakla…