Gerek iş ve gerekse sosyal hayatımızı birçok insanla oluşturduğumuz kümelerin bir parçası olarak sürdürürüz.

                Benzer karaktere sahip olduğumuz insanlarla biraz daha yakın ve sıcak ilişkiler kurarız. Onlarla daha fazla zaman geçiririz. Varlıkları karşılıklı olarak birbirlerine mutluluk verir.

               Bütün insan ilişkilerimizde söylemlerimiz ve eylemlerimizle toplumda kendimize uygun gördüğümüz yeri aslında kendimiz belirleriz.

              İş söyleme gelince birçoğumuz doğruluk, dürüstlük, adalet, hak, hukuk, çalışmak, komşuluk, vatan sevgisi, sorumluluklarımız, iman ve inanç vs. gibi konularda en mükemmelini söyleriz.  Hatta bazen söylemlerimizde alanımız dışındaki konularda bile ahkam keseriz.

             Kurumunda sevgi ve saygıyı rafa kaldırmış bir kişi size sevginin, saygının ve hoşgörünün kurum idaresinde ne kadar iyi ve etkili olduğunu rahatlıkla anlatabilir.

             Çevresindekilerin görüşlerine iş hayatında asla saygı duymayan ve onları dinlemeyen biri size ‘’Birlikte başarmak için birlikte çözüm yolları aramalıyız, herkesin görüşünü dinlemeliyiz.’’ diye nutuklar atabilir.

             Kendi ailesinde huzuru ve mutluluğu sağlayamayan biri size bu konuda saatlerce akıl verebilir.

             Hatta bir din görevlisi görevi gereği dinimize ait bütün doğruları size çok güzel bir şekilde anlatır ancak uygulamada birçok zafiyet yaşayabilir.

            En acısı ise sizinle makamınız ve sosyal statünüze göre menfaate dayalı ilişkiler kuran kişiler bu ilişki devam ettiği sürece size dünyanın en güzel sözlerini söyler ancak menfaat ilişkisi sona erdiğinde size selam bile vermeyebilir.

            Tüm bu örnekleri kendi yaşantınızdan onlarca örnekle çoğaltabilirsiniz. Bizler söylemlerimizi eylemlerimizle desteklemediğimiz sürece kendimizi herkes tarafından sözüne inanılmayan, kendisine güvenilmeyen, sahtekar, iki yüzlü vs. gibi sözcüklerle tanımlanan bir kişiye dönüştürürüz.

          Tüm bu konularda ‘’Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.’’ atasözü hepimiz için rehber olmalıdır. Nefesin bile sayılı olduğu bu dünyada söylemlerimizi eyleme dönüştürmediğimiz sürece ne kendimizi ne de çevremizi mutlu etme şansımız yoktur.

          Olaylara, insanlara, zamana ve mekana göre geliştirdiğimiz her farklı söylem belli bir süre sonra kendimizi karanlık bir mutsuzluk ve yalnızlık çukuruna mahkum etmekten başka bir işe yaramaz.

         Hiçbir makam, hiçbir mevki insanlık makamından daha üstün değildir.

         İnsanlık makamında kalmanın yolu ise doğruluktur, dürüstlüktür, insanlara yararlı olmaktır.

         Rabbim hepimizi söylemleri ve eylemleri örtüşen, çevresinde iyi sözlerle anılan ve son yolculuğuna adam gibi uğurlanan kullarından eylesin.

                                                                         Nazmi KARAHASANOĞLU