Yakın tarihimizde paramızın önünde bol bol sıfırlar vardı. Bir ekmek ya da bir çay için milyonlar ödüyorduk. Dedik ya bol sıfırlı. Neyse ki bol sıfırlardan paramızı kurtardık ve paramız değerine kavuştu. Artık Dünya’da geçerliliği olan ve gururla cebimizde taşıdığımız paramıza kavuştuk.

Tarihimiz sadece bol sıfırlı değersiz paralarla dolu değil.  Bir de omuzlarında bol sıfırlı apolet taşıyan paşalarımız oldu. Bunlar bol sıfırlı apoletleriyle dışarıda çok büyük bir değer gördü.  Bu apoletli zavallılar, iplerini ellerinde bulunduran güçler tarafından on yılda bir aziz Türk milletinin önünü kestiler. Onlarca masumu dar ağacına gönderdiler. Milletimizin cebinden her defasında milyarlarca parayı çaldılar. Bütün bunların tamamını gece yarısı ‘’Aziz Türk Milleti’’ diye başlayan ve içerisinde Atatürk, laiklik, irtica, demokrasi, fikir özgürlüğü gibi sözcükleri süsleyerek yaptılar. Dedik ya bol sıfırlı amiraller, generaller...

Geçen hafta omuzlarında bol sıfırlı apoletleri olan ve son kullanma tarihleri çoktan geçmiş ve tamamı bir Ömer Halis Demir etmeyen yüzü aşkın amiral sanki görev başındaymış ve yetkileri varmış gibi gece yarısı sahipleri tarafından ellerine tutuşturulan bir bildiri yayınlamışlar. Efendim; Montrö Antlaşması, Kanal İstanbul, Aziz Türk Milleti vs.

Tamamı bir Eren Bülbül etmeyen bu korkak kimliksizler bir siyasi parti kursa, fikirlerini bu partinin bir mensubu olarak anlatsa amenna, diyecek bir şey yok ama parti kuramazlar. Çünkü bunlar başkalarının karanlık gecelerde kullandığı ve zamanı gelince çöpe attığı kuklalar. Bu 104 bol sıfırlı amiral, 15 Temmuz gecesini çok iyi tahlil etmiş olacak ki, bildirilerini gündüz kameralar karşısında açıklamak yerine gecenin zifiri karanlığını seçtiler.

Hadi bunlar bol sıfırlı apoletli son kullanım tarihi geçmiş zavallılar. Ya halkın seçtiği ve halen siyaset yapan liderlerin, ‘’İktidar bu durumdan kendine mağduriyet yaratmasın, milletin gerçek gündemi sofrasıdır, iktidar bu bildiriye sığınmasın’’ sözlerine ne demeli?

Bir de fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirmeye çalışan gazeteci bozuntuları televizyonlarda boy göstermeye başladı. 15 Temmuz gecesi hiçbirini hiçbir yerde görmediğimiz… Anlamadığım şu; siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları! Seçimle iktidara gelirler ya da muhalefet görevi üstlenirler.

Demokrasi tarihimizde onlarca kez demokrasiye darbe yapan, başbakan dahil yüzlerce insanı dar ağacına gönderen darbe zihniyetinin bir yansıması olan bu bildiriye net ve kesin bir dille karşı çıkmayan bol sıfırlı siyasetçiler de sandıkla iktidara gelebileceklerinden umudu kesmiş olacak ki, bu bildiriyi yapanların karşısında net bir duruş sergileyemedi.

Bizler, Orta Asya’dan bozkurtların peşine takılan, Malazgirt’te beyaz kefeniyle Cuma namazını kılan, 21 yaşında İstanbul'u fetheden, Çanakkale’de dünyanın en büyük donanmalarına karşı göğsünü siper eden, milletin en umutsuz olduğu günlerde Samsun’da özgürlük ve bağımsızlık meşalesini yakan, 15 Temmuz’da hainlerin karşısına dikilen ve onları cehenneme gönderen kahramanların torunlarıyız. Hepimiz Alparslan’ız, hepimiz Fatih’iz, hepimiz Koca Seyit’iz, hepimiz Mustafa Kemal Atatürk’üz, hepimiz Ömer Halis Demir’iz.

Bu millet, bu bayrak, bu devlet, bu ezan için tarih boyunca seve seve canını bu topraklara veren aziz Türk milletinin torunları olarak bu bildiriyi yayınlayanları ve ona destek çıkanları nefretle kınıyoruz. Sizler bol sıfırlı apoletlerinizle sahiplerinizin size gönderdiği bildirileri okumadan, anlamadan, düşünmeden gece yarısı yayınlamaya devam edin. Bu millet bugüne kadar hiçbir hesabını yarına bırakmamıştır. Bunun hesabını da elbette görecektir.