BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi ülkesinde olan veto yetkisi artık vicdanlara hapsoldu. Son yaşananlar ve Kudüs’e dayanan her türlü gelişme adeta insanlık nazarında mercek altında. İletişimin ve anında her şeyin gözler önüne serildiği çağımızda Filistin’li kardeşlerimizin yaşadıkları karşısında hangi inanışta, etnik köken ya da milliyette olunursa olsun artık yüksek sesle YANLIŞ YAPIYORSUNUZ deniliyor. Ülkemizin ve özellikle sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mazlum Filistin halkının yanında var oluşu ile aziz milletimiz yek vücut olmuş, sonrasındaki her türlü gelişme ile adeta İsrail yalnızlaşmaya mahkum olmuştur. ABD yönetiminin Kudüs ‘ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmiş olmaları artık değer ifade etmiyor. Çünkü bu yaklaşım 6-7 yaşlarındaki çocukların toplandığı ve küçücük demir kafeslere konduğu gibi insanlık vicdanına hapsoldu.
Bundan sonra BM’de ne karar çıkarsa çıksın, ne kadar veto edilirse edilsin insanlık vicdanı kararını verdi. Dünyanın neresinde bir mazlum, neresinde gözü yaşlı bir yavrucak varsa artık o devreye giren insanlık vicdanı ile hayat bulacak. Nerede ateşi artırılmak istenen terör ve maşaları varsa artık karşılarında adaleti ve insanlığın güzel geleceğini isteyen, dik duran yiğitleri bulacak. Biz yanınızdayız sayın Cumhurbaşkanım. İnsan olma vasfımız mazlumun yanında olma gereğini ve sorumluluğunu yüklüyor hepimize. Bedeli ne olursa olsun, biz bu coğrafyada eğer ayakta kalmak istiyorsak çevremizdeki yangına duyarsız kalmadan gereğini yapmak boynumuzun borcu olarak görüyorum. 15 Temmuz kalkışmasına milletçe bir olup şehitlerimiz ve gazilerimiz ile dik durduk. İnanıyorum ki, sayın cumhurbaşkanımızın çağrısına uyup sokaklara çıkan, meydanlara koşan her bir vatansever kardeşim de şehit olmayı göze alarak hareket etti. Bir kere öleceğiz. Şehit olacağız ya da gazi olacağız ama esaret altında yaşamayacağız, bu ülkeyi darbecilere bırakmayacağız. Bu sınavı başarı ile geçen kardeşlerimin her birini kutluyorum.
Gün artık dış güçlerin artık maşalarını kullanmadan direkt kendilerinin ülkemizi cendereye sokma çalışmalarını daha iyi anlama günüdür. Her yola, her senaryoya başvursalar da hep geri tepti, tepecek de. Şimdi Kudüs üzerinden inançlarımızın kutsallarını hedef alsalar da bu da geri tepecek. Çünkü mazlumun ahı yerde kalmaz…
Uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme giriliyor. Bu da haklı olanın güçlü olduğu dönem olacak. Ne kadar insanlığın beynini sulandırmakla uğraşsalar da, globalleşen dünyada, sınırların sadece kağıt üzerinde kaldığı dünyamızda doğru olan hep kazanacak ve haklı olacak. Ülkemizin üstlendiği rol bizleri daha güçlü kılmaktadır. Terörü besleyen ve maşa olarak kullananların maskesi bir bir düştükçe elleri kolları bağlanıyor. Askeri tedbirler, bloklar başarısızlığa mahkum artık. İnsanoğlu kendi ırkı üzerinde oynanan ve savaşa dayalı silah sektörünü çok iyi görüyor … İnsan hakları ve insanlık onuru ile dünyanın neresinde olursa olsun artık mazlumun sesi duyuluyor, duyulacak… Uluslararası barışın ve istikrarın yükselen sesi ve kamuoyu baskısına BM sessiz kalmayacağını düşünüyorum. Evet, Dünya 5 ‘ten büyüktür diyerek barışın ve hoşgörünün hakim olacağı bir gelecek temennisiyle saygılarımı sunuyorum…