Prof. Dr. Faruk BEŞER’e göre, “İnsanın maddi yönü kadar, manevi yanı da vardır” hükmü, eksik bir değerlendirmedir. Çünkü insanın manevi yönü diğerine  (maddi) göre daha büyüktür. O halde insanın bu ihtiyacını dikkate almayan hesaba katmayan bir ideoloji, bir ekonomik, sosyal veya siyasi sistem eksiktir. Bu anlamda, maneviyat içermeyen sosyal hizmet anlayışı, ihtiyacı karşılamaya yeterli olmayacaktır. Türk toplumu maneviyat kavramını genellikle din ile (İslam) ilişkilendirmiş ve manevi sosyal hizmetin temelinde bu anlayış kendini hissettirmiştir.[1].

            Her toplum, maneviyata ilişkin kendi milli değerleri eşliğinde oluşan bir kültürel zenginliğe ve zemine sahiptir. Burada amaçlanan kişinin mutluluğu ve iç dünyasına ait değerlere özgü ihtiyaçlarının karşılanması hizmetidir. İnsanı,  maddi ve manevi( bedensel ve ruhsal) bir bütünlük içinde düşünerek yapılacak bu hizmette bütüncül bir yaklaşım esastır. Bu bakış açısından hareketle sosyal hayatta arzu edilen huzuru bulabilmeye de yardımcı olacaktır.

            İslâm kültür ve geleneğinin başlangıcından modern zamanlara gelinceye kadar Müslüman düşünürler, âlimler ve dinî şahsiyetler ruhsal sorunların Kur’an ve sünnet temelindeki İslâm öğretilerine dayanan çeşitli tedavi yolları üzerine çalışmalar yapmışlardır. Şu halde, dinî danışma ve rehberlik olgusu veya yaklaşımı, Hristiyan Batı geleneği içinde ortaya çıkmasına rağmen, dinî bir hizmet alanı olarak İslâm geleneğinde de vardır. Bu sorumluluk kadim zamanlardan günümüze, insanlığı hakikate davet ederek onların kurtuluşuna rehberlik eden peygamberlerden sonra, o dinin mensuplarının uhdesine tevdi edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, ümmetin sorumluluğuna emanet edilmiştir. Hz. Peygamberden günümüze kadar, daima bu görevi ifa eden insanlar olmuştur. Ancak, Kur’an’da da ifade edildiği gibi, belli bir zümrenin hayatını bu işe ayırması da esas olmuştur. Bu nedenle tarih boyunca hayatını bu istikamete adayan insanlar ve topluluklar buluna gelmiştir. Buna göre Hz. Peygamber’in, Kur’an’ın öğretilerini toplumla buluşturarak gerçekleştirdiği rehberlik görevi, kendinden sonra (sahabe tabiin, âlimler, din gönüllüleri) O’nun izinden yürüyen niceleri tarafından yerine getirilmiş ve getirilmektedir.[2].

Not:Dini danışmanlık  ve manevi rehberlik konusunda Müftülüğümüz uzmanlarından

yararlanılabileceği gibi

Şahsen Görüş öneri ve  fikirlerimi paylaşıp, yardımcı olabileceğim,

manevi rehberlik alanında sorun ve  sıkıntı yaşayan ve danışma ihtiyacı duyanlar için

iletişim e mail adresim.  manevirehberlik77@gmail.com

1]Seyyar Ali, ManeviSosyalHizmetler, S.9 Rağbetyayınları İst. 2008  [2] SÖYLEV Ömer Faruk,Dini danışmanlığınteolojiktemellerineislamiyaklaşım Diyanet İlmi DergiTemmuz 2017