Ben öyle, sabah ezanında yazamıyorum… Anca, o saatte yatıyorum… Ama, kalkınca bakıyorum… Su bitince…

Suyu konuşuyoruz..!

Oda seçimleri yaklaşınca…

Oda’ları konuşuyoruz..!

Gençleri…

Her dönem olduğu gibi...

Bir birlerine düşman ediyoruz.

Her şey, bu şehirde…

Bir gaz’la başlıyor.!!

Ardından motivasyon.!!

Bir bakıyorsunuz...

Ateşin ortasındasınız...

Geri vites şansınız yok…

Artık…

Ölümüne bu yoldasınız…

Yıllardır iyi olduğunuz insanların bir kısmıyla…

Bundan sonra, kötü olacaksınız.!!

Ele verir talkını kendi yutar salkımı demişler ya…

Diyen ne güzel demiş.

Filozof mu demiş..?

Çok bilen biri mi demiş..?

Yüksek eğitimli büyüklerimiz mi söylemiş..?

Bilemem….

Benim bildiğim...

Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma sözüne, sakın inanmayın.!!!

Aman…

Siz beni dinleyin...

Yılların tecrübesi…

Yıllarca yenilen kazıklar.!!

Yıllar önce, ahirete intikal eden bir abimin nasihatları var…

Siz, o hocaların…

Dediklerini yapmayın…

Yaptıklarını yapın…

Onlar geziyorsa, sizde gezin…

Onlar şarkı söylüyorsa, sizde söyleyin…

Onlar kitap yazıyorsa, sizde yazın…

Onlar çiftetelli oynuyorlarsa, sizde oynayın…

Onlar kimle iyi oluyorsa, sizde onlarla iyi olun…

Onlar sizi bir yerlere koyuyorlarsa…

Sizde onları, bir yerlere koyun…

Hiç mütevazi olmayın…

Şarkı dinler gibi dinleyin…

Onları takip edin…

Ne yapıyorlarsa…

Aynılarını yapın…

Çok da, gözünüz de büyütmeyin.

Bu şehrin, üst aklı falan yok.!!

Bu şehrin, hafızası da yok.!!

Aydını da yok.!!!

Aslında...

Şehir de yok..!

Bir kasaba var…

Bir de…

Bu kasabanın…

Çalgıcıları.!!!

Mekanın cennet olsun…

Şaka yapıyorsun sanırdık…

Güler geçerdik…

Şaka günü, gittin…

Şimdi anlıyorum…

Ne demek istediğini.!!