Yılın hemen hemen her günü özel günler ve haftalara dahilken ve bazı günler birden fazla özel günü konuk ederken, bu özel günlerin şampiyonlar ligi sayılacak 4 gün var aslında.
Öğretmenler Günü
Anneler Günü
Babalar Günü
Kadınlar Günü.
Seçim arifesinde olmamız sebebiyle daha da bir şevkle kutlanmasını, her partinin, her adayın, karanfil, bileklik, kahve, lokum, el yapımı çanta dağıtmasını beklediğim kadınlar günü geldi çattı.
Zarafetleri, incelikleri, analıkları ile bugün de özellikle öve öve göklere çıkardıkları kadınların, kendilerine atfedilen bugüne sahip olmaları için 120 kadın işçinin yanarak can vermesi gerekti.
Amerika’da 40 bin kişinin katılımıyla üretimde çalışan kadınların koşullarının iyileştirilmesi için yapılan grevde, emniyet güçleri protestocu kadınlara saldırdı. Kalabalık bir grubu fabrika binasına kilitleyerek, çıkan yangında 120 kadın işçinin ölümüne neden oldu.
Aradan yıllar geçtikten sonra, 1910 yılının Ağustos ayında Danimarka’nın Kopenhag kentinde Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı katılımcıları, tekstil fabrikasında hayatını kaybeden işçi kadınları anmak için öneride bulundular.
1921 yılında Moskova’da gerçekleşen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart tarihi ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak belirlendi. Birleşmiş Milletler’in bugünü ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak anılmasını kabul etmesi ise ancak 1977 yılında mümkün oldu.
Günümüze gelindiğinde ise hemen her mağazanın, internet alışveriş sitesinin tanıtımında kadınlar günü özel indirimi ilanları göze çarpıyor. Şirketler kadın çalışanlarını onore etmek için hediye peşinde koşuyor, sosyal medyada kadınları öven özlü sözler alıntılanıyor. Gerçekte olan ise ekonomiyi canlandıracak, insanları, şirketleri, kamu kuruluşlarını daha çok harcamaya yapmaya yönlendirecek özel gün saçmalığı. Bugüne sahip olmamızın, meydanlarda, şirket koridorlarında, sosyal medyada, politik arenada kutlanmasının ve kullanılmasının müsebbibi; haklarını arayan, halklarını talep ederken canlarından olan kadınlar unutuldu.
Şu sıralar bile en yenilikçi söylemler ‘eşit işe eşit maaş’ diyor. Eşitlik hiçbir zaman adalet değildir. Toplumun yapı taşı, toplumu inşa eden kadın, çalışma hayatına çekildikçe, koşullar onları (bizi) erkeklerle adil olmayan koşullarda yarışmaya zorladıkça çocuklarımız çekti cezasını. Oysa kadın aldığı eğitimi, donamımı, zekâsı ile iş hayatının her alanında olmayı hak ettiği kadar, anne olduğu zaman işini kaybetme korkusu, mobing baskısı altında ezilmeden çocuğu ile ilgilenme hakkına da sahip olmalı. Bugün konuşulması gereken konu indirimler, hediyeler değil bu olmalıdır.
Ne demiş büyük usta Neşet Ertaş: ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’