İnsan hayatı planlandığında, insanın bir ömürde ne kadar çok iş ve eser üreteceğini, ürettiğini birçok örneklerle görmekteyiz. Aynı dönemde zamanını ve hayatını planlamayan birçok insanın da saman alevi gibi bir ömürle dünyadan göçtüğünü görüyoruz. İnsan vardır 50 yılda 100 yıllık işi yapmış; insan vardır 100 yılda on yıllık işi yapamamıştır.
Bunun gibi manevi hayatımızın planlanmasında da aynı başarı ve başarısızlıklardan bahsedebiliriz. Haftalık cumasını hiç kılmayan, günlük namazlarını hiç yerine getirmeyen, üç ayları, ramazanı, orucu, duayı vs. ihmal eden bir insanla ifa eden insanın 50 yıl sonra kıyasladığımızda birinin ardında dağ gibi hazine, diğerinin ne önünde ne de ardında kırıntılar bile göremeyiz.
Bu nedenle idrak ettiğimiz “Üç Aylar” diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları bizler için birer fırsattır. Yeter ki bu üç ayımızı planlı yaşayalım. Bu üç ayın bitiminde de bizde kalıcı etkiler yaptığını ve hayatımıza yeni bir anlam kattığını da müşahede etmiş oluyoruz.
Şu anda Şaban ayını yaşıyoruz. İlk kandilimiz Regaip Kandilini de yaşadık, ardımızda Miraç, Berat ve Kadir geceleri de yaşayacağımız kandil geceleri. Bu üç aylarda peygamber as. Döneminden beri çeşitli uygulamalar olsa da bu aylar manevi bir bereket ayları, insanların manen dönüşüm ve gelişim ayları olmuştur.
Peygamber efendimizin; "Şâbân ayının ortasında gece ibâdet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece, güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim! der." Buyruğu Müslümanlarca her zaman dikkate alınıp gereği yerine getirilmesi için gayret sarf edilir.
Bu aylarda daha çok cömertlik, ibadet, yardımlaşma, komşu ve akraba bağlarını geliştirme, Kuran-ı Kerim okumaları ve hatimler, tefsir, hadis, fıkıh dersleri ifa edilir. Komşular ve dostlar bir araya gelip bir hasbihal ederler. Aile ziyaretleri ve oturmaları yapılır. Recep ve Şaban ayında başlayan bu andreman, Ramazan ayında zirveye erişir. Peygamber sav. Efendimizin şu müjdesi inananları teşvik eden nedenlerden biridir. "Ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur." Dolayısıyla, Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur'an ayıdır. (Müslim, Kitâbu's-Sıyam, 1).
Müslümanların bu aylarda Kuran’a yönelişleri, ihmal ettikleri emir ve yasakları yeniden hatırlamalarını sağlar. "Ey iman edenler! Allah'tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına bir baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah, işlediklerinizden haberdârdır." (Haşr, 18.) Bu ve bunun gibi ayetleri okuyan mümin, kendine bir çekidüzen verir.Enes b Malik (R.A.)'dan rivayet edildiğine göre: ‘’Sahabe-i Kiram, Şa'ban hilalini görünce kendilerini Kur'an-ı Kerim okumaya verirler, çokça ve devamlı salatu selam getirirlerdi. Ticaret erbabı borçlarını öderler, senelik hesaplarını toparlardı. Zenginler ise mallarının zekatını hesap eder, fakirlere dağıtırlardı ki ihtiyaçlarını alabilsinler, sıkıntılarını giderebilsinler. Bu sayede toplum hep birlikte neşe içinde aşk ve vecd içinde Ramazan bayramını yapabilsin.
Hakimler, valiler, mahkumlarla görüşür, ekseriyetini affedip tahliye ederlerdi.” Gibi sahabei kiramın uygulamaları bizim için de örnek olmuş ve bizler de az veya çok bu hayırlı amelleri işlemekteyiz.
Şu hikaye ile yazımızı noktalayalım.
Oğlu ile babası sahile yürürken, “babacığım şu yerde ki, sağımızdak, solumuzdaki küçük şeyler nedir?” Diye babasına sorar. Babası “Çakıl taşları” der. Oğlu, ‘’babacığım ne kadar da çok var bunlardan!’’ Evet evladım. ‘’Peki babacığım bunlardan daha çok bir şey var mı dünyada?’’
Var evladım..
‘’Nedir onlar?’’
Babanın günahları Evladım, der.
‘’Babacığım, ya senin günahlarından daha çok bir şey var mı?’’ var evladım…
‘’Nedir babacığım?’’
Allah’ın rahmeti. O rahmetiyle bütün günahları bağışlar. Yeter ki biz haddimizi bilip, af dileyelim. Der.