Günümüzde yasalara uygun olup da etik olmayan o kadar çok iş ve yaklaşım var ki. Bu doğru ile yanlış arasındaki gri alanın genişliğinden kaynaklanıyor. Doğru ile yanlış arasındaki geçişken ortamda karar almak ince eleyip sık dokumayı gerektiriyor etik değerler. Kırmızı, kalın çizgiler çok geçişken. Net olarak siyah ve beyaz diyemiyorsunuz. Gri renk aldığında yorumlar, menfaatler, hele hele kılıfına uydurma maharetini gösterenler baskın çıkıyorlar. Siz idealist söylem ve yaklaşımı ne kadar söylerseniz söyleyiniz yalnız kalıyorsunuz. Hep menfaat kümelenmelerinin dediği ve öngörüsü gerçekleşiyor.
Adam gibi iş yapmanın, “Adam “ olmanın enayilik olarak görüldüğü, hele hele ideallerin bu denli çiğnendiği yaklaşımlar karşısında “ Durun kalabalıklar bu yol doğru gidiş değil” diyorsunuz ama sesiniz duyulmuyor. Aslında duyuluyor ama duyulmazlıktan geliniyor. Kul hakkına riayet etmeme üzerine bir dizayn mı yapılıyor kirli eller tarafından? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı nerede? Karar vericilerin verdikleri kararlar eğer bir tarafın haksız kazancına, haksız zenginleşmesine neden oluyorsa, önceden kurulan tezgahın gereği yapılıyorsa etik yaklaşımdan söz etmek imkansızlaşıyor.
Kılıfına uydurma maharetini becerenlere sözüm yok. Ben vicdan sahibi ve gerek bu dünyada gerekse ahirette adalet terazisinde kaygısı olanlara sesleniyorum. Etik, ahlak ve adaleti ön planda alan zaten işlerini yasal çerçevede yaparlar. Herkes bulunduğu yerin hakkını verip, hak- hukuk gözetirse daha iyi bir Türkiye bizim olacak. Her alanda ve işte kuralların yanında etik ve ahlaki değerlerin de öncelikli olarak irdelenmesi, belirlenmesi gerekiyor. “Bal tutanın parmağını yalaması” meşru olarak gösterilmemeli ki genel kabul görmesin. Değil parmaktaki bal, kavanoz elden gitmesin… Aslında kamuoyu vicdanı zamanla her şeyin üstesinden geliyor. Siz istediğiniz kadar kural ve yasalara uygun yapınız, işin ne denli doğru ve hakça yapıldığını herkes bir şekilde takdir edecektir.
Özetle, hayata yaklaşımda her şey yasal çerçeveden önce etik-ahlaki süzgeçten geçirilmeli. Etik değerlere uygun olanlar zaten yasal çerçevededir. Ama yasal çerçevede olan her şey etiktir diyemiyoruz. Bu ince çizgiye daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Kamuoyu vicdanına mahkum olunmak istenmiyorsa “ Adam” gibi olmanın temelinde etik değerler gelmektedir. Üç günlük dünyada “ Kul Hakkı” yemenin de ne demek olduğunun ve hiçbir zaman gri rengin gizli kalmayacağının altını çiziyorum.
Biz biliyoruz ki “Gecenin kör karanlığında dipsiz kuyudaki karıncanın ayak sesini duyan Yaradan var…” Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla..