Kendimi bildim bileli çalışmayı ve meslek sahibi olmayı hem çok sevmiş hem de bu uğurda çok mücadele etmişim. Çocukluğumuzda bize öğretilen bize öğütlenen çalışmanın kutsal ve çok önemli bir şey olduğuydu. Üstelik geçerli bir meslek sahibi, zanaat sahibi olmak ise altın bilezik hatta elmas bilezik olarak tanımlanırdı. Bence halen de öyle, çalışmak en kutsal işlerden biri ve meslek sahibi olmak ise elmas bilezik.

Benim neslimde çalışmaya daha ilkokul çağlarında hatta daha öncesinde başlamamış insan sayısı oldukça azdır. Bizler yazın köyde bahçe tarla işlerine yardım etmekle çalışmaya başlardık. En azından hayvan güderdik, sandık çakardık, meyve toplar ufak tefek ne iş varsa yapardık.

Benim neslimde çıraklık yapmak bir yerde çalışıp haftalığını kazanmak hatta sigara içerken kendi sigara paranı kazanabilmek şeref duyulan, göğsünü kabartarak anlatılan bir işti. Hatta bizler lise çağına gelmiş ancak halen anneden babadan harçlık alan arkadaşlarımızı kınar onlarla dalga geçerdik. İşte bu yüzden bizim neslimizde hemen herkes onlarca farklı işte çıraklık yapmış gündelik harçlığını kazanmıştır. Çalışmayı ayıp değil önemli görmüş ve namusu ile yapılan işten kazanılan her kuruşun önemini kavramıştır.

Bizin gençlik yıllarımızda meslek çok önemli ve belki inanmazsınız ama meslek liseleri de bir o kadar önemli idi. Hatta fen lisesine ve meslek liselerine sınav ile öğrenci alınırdı. Bu sınavları kazanamayan diğer düz liselere giderdi. Meslek liselerinde o kadar çok bölümler yoktu ama temel bölümlerde elektrik-torna-makina-mobilya vb.  Meslek bilgileri çok iyi verilirdi. Birçok meslek lisesi mezunu arkadaşım lise bilgileri ile ustalık yaparak hayatını devam ettirmiştir. Kolumuzda elmas bileziğin sebebi meslek lisesinde okumuş olup orada mesleği öğrenip sonrada her yaz piyasada çalışarak öğrendiğimizi pekiştirme imkânı bulduğumuzdandır.

Ancak gelin görün ki şimdilerde yeni nesil taaaaaa üniversite bitirene kadar hiçbir işte çalışmamış oluyor. Yani en az 10 yıl çalışabilme imkânı olan bir genç hiç çalışmadan üniversite bitirip hayata atılıyor. Sonuç mükemmel oluyor tabi ki , iş kıymeti bilmeyen, iş disiplini bilmeyen, hatta mesleğini de bilmeyen diploma sahibi olmuş ama diplomasında yazan meslek sahibi olup iş yapabilmesi için piyasada en az 5 yıla çoğunluk 7-10 yıl çalışıp öğrenmeye ihtiyacı olan bir nesil.

Onlarca yıl kayıp olmuş nesiller, işgücü, boşa harcanan zaman ve para. Diplomalı işsizler ordusu oluşturmuşuz, gençler üstelik diplomalarındaki işi yapmayı ve o mevkide oturmayı da istiyorlar çünkü ‘onca yıl boşuna mı okuduk’ diyorlar. Evet gençler boşuna okudunuz, hatta sizleri üniversitelere yönlendiren bizler anneler babalar sizlerin şu üniversiteden mezun olup ta diplomayı alınca hemen işe girip makam mevki ve para kazanıp süper çocuklar olacağınızı düşünmüştük. Büyük ölçüde büyük çoğunluk yanılmışız. Hepimizin çocukları prens prenses ama hayatın gerçekleri öyle değilmiş.

İhtiyacımız olan iyi eğitimli iyi meslek sahibi ahlaklı bir nesil değil mi? Çocuklarımız namusu ve şerefi ile yaşayıp çalışıp, para kazanması yeterli değil mi?

Yani doktor olan bir çocuğumuzla gurur duyarken mobilya ustası olan çocuğumuzla neden gurur duymuyoruz ki, aralarındaki fark nedir. Çocuklarımızın mesleki kariyerleri üzerinden toplumda sosyal statü devşirmek ve çocuklarımız üzerinden toplum içinde hava atıp prim yapmak sevdasından vazgeçmenin zamanı gelmedi mi ?

Devletin milletin senin benim konu komşu hepimizin titreyip kendine gelmesi gerek. Zaman geçiyor ve geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Çalışmayı sevmeyen hatta bazı mesleklerden utanan, çalışmadan kolay yoldan para kazanıp köşe dönme hayalini yaşayan iş ahlakı olmayan, çalışmak denen şeyi 20 yaşından sonra gören bir nesil var ve bu neslin devamı daha da kötü olacak. Geldiğimiz nokta kötü ancak bizim bu noktada, hatta bundan sonrasında bir şey yapmamış olmamız bir planımız olmaması daha da kötü. Bir an önce çözüm bulmamız gereken şey geleceğimizdir. Meslek sahibi nesiller yetiştiremez isek gelecek parlak gözükmüyor.

İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlamış olsun. Xsentius