Devlet adamı nedir diye Google’a sorduğumuzda “Devlet görevlisi, devlet yönetiminde önde gelen kişilerin genel adı, devlet adamı olarak da bilinirler. Bu terim, ulusal ya da uluslararası alanda politikacı, bürokrat ya da diplomat olarak uzun süre görev almış ve saygınlık kazanmış kişiler için kullanılmaktadır” yazıyor.

Tabii ki anlaşılan tarafıyla ya da bizim anladığımız tarafıyla devlet adamı, devlet işlerini hukuk çerçevesinde uygulayan kişidir. Yani var olan anayasa, yasa, kararname veya teamüller gereği devlet yönetiminde en aşağıdan en yukarıya kadar görev alan kişilerdir.

İslam dini devleti birkaç şeyle tanımlar; birincisi devlet adamı yönetici adil olmalı, ne demek adil olmak adaletli hükmetmek, kendi keyfine, kendi şahsi menfaatlerine göre değil ya da akrabalarının ya da tanıdıklarının menfaatlerine göre değil hukuka, kitaba, kanuna riayet ederek yönetmek demektir.

Devlet adamlığında ben bu adamı sevmiyorum, bunun işini yapmam, ben bu adamın rengini beğenmedim, benim renginden değil bu işi yapmam, bu adam benim dinimden değil başka bir dine mensup ben bu adamın işini yapmam ya da bu adam benim sevmediğim bir gruba topluluğa bir partiye meylediyor o yüzden onun işini yapmam diye bir şey olamaz. Adalet terazisi ya da adaletle hükmetmek kanunu her vatandaşa aynı şekilde uygulamak demektir. Ne birilerini sevdiğiniz için onlara iltimas geçebilirsiniz, ne de birilerini sevmediğiniz için onlara zorluk çıkartıp kötülük yapabilirsiniz. Öncelikle bilinmesi gereken şey şudur ki adaletli bir yönetici değilse o yönetici hiçbir şekilde kabul edilebilir bir yönetici değildir, adaletin zıttı da İslam’da ZULUMDÜR adaletsizlik diye bir kavram değil, zalimlik diye bir kavram vardır. Yani siz birilerine adil davranmıyorsanız açıkça zalimsiniz demektir, şimdi çevremizdeki yöneticiler iyice düşünsünler bakalım; Adiller mi zalimler mi, hukuku yoksa keyfi mi uyguluyorlar yoksa hukuku adaletli mi uyguluyorlar.

İkinci bir yönetici özelliği İslam’a göre kişinin istişare etmesi yani yöneten yönetici kişi dediğim dedik çaldığım düdük şeklinde yöneticilik yapamaz, yöneticilik yaparken danışması gerekir ne diyor ayet onların işleri şua iledir, peygamber kendisine vahiy gelirken bile etrafındaki insanlara danışıyordum şura ile iş yapıyordum tanışmak demek acizlik zayıflık demek değildir şura ile iş yapmak demek büyüklüktür peygamberin sünnetini yerine getirmek Kur’an’ın emrini yerine getirmek .

Yine yöneticinin olması gereken vasıflarından biri ziya kattır gerek yönetime talip olan Kişiler liyakatli olması gerekir kendi liyakatlı görüyorsa o işe talip olması gerekir eğer layık değilse liyâkatli görmüyorsa talip olmaması gerekir ama gel gör ki heyhat herkezde cesaret büyük cahil cesareti denilen şey işte budur liyakatlı olmadığın halde o işe talip olmak o yönetime o iktidara o mülke talip olmanın adı cahil cesaretidir yine birilerini yönetici atarken liyakatlı yöneticiler atamanız gerekir işin ehli kişileri atamanız gerekir işi yapamayan kişileri değil bu söylediklerim masal değil hikaye değil hem Kur’an’ın emri hem de peygamber (SAV ) bizzat iyi sağken bunları bize birebir göstermiştir .

İyi yöneticinin vasıflarından bir tanesi şeffaf ve hesap verilebilir olması lazım ne demek şeffaf ve hesap verilebilir olmak yaptıklarının hesabını verebilir yaptıklarını açık ve şeffaf biçimde yapabilir ve bunları gerektiğinde gerekli makamlara gerektiğinde en büyük makama halka herkese hesap verebilir anlatabilir sebeplerini sonuçlarını söyleyebilir olması lazım, ben yaptım olduğu ve hesap vermiyorum ben yaptım böyle karar verdim bunu yapmıyorum işte bu en kötü yöneticilik vasıflarından biridir .Kontrol ve denetim tabi ki önemli bir şeydir çünkü güven denetime tabi değildir hesap veriyor olabilmeniz şeffaf olmanız sizin aciliyetinizi değil büyüklüğünüzü gösterir sizin kalitenizi gösterir sizin karakterinizi ne kadar iyi olduğunu ne kadar doğru yönetici olduğunu gösterir.

Şimdi soruyorum yöneticiler yönetenler en alttan başlayalım Yalova’daki yöneticiler ne kadar adil ne kadar istişare yapıyor ne kadar liyâkatli ve ne kadar şeffaf hesap verilebilir .

Benim gördüğüm herkes kendi krallığında bir kral küçücük derebeylikler oluşmuş her yönetici kendi derebeyliğinin kendi krallığını  oluşturmuş neredeyse halka zaten hesap vermek hiç yok halka değer vermek hiç yok kanunları kuralları herkes keyfiyettir biçimde uyguluyor birisine beyaz olan diğerine siyah birine evet olan diğerine hayır isim isim olay olayı vermeme gerek yok ki Yalova iki oda bir salon hep söylüyorum küçücük bir yer herkes kimin ne yaptığını kimin ne ettiğini bir gün olmasa iki gün olmasa üçüncü günde öğreniyor.

Ben herkese adil olmalarını dikkatli olmalarını istişare yapmalarını şeffaf ve hesap verilebilir olmalarını öneriyorum bu dünyada hesap görülmezse inanıyorlarsa ahirette bunların hesabı görülür ve sorulur ama hesap kesinlikle görüyor.

Acı olan o acımasız olacak olan hesap günün azabından hepiniz hepimiz korkalım.

Bir devletin değeri; politikacılarıyla değil, devlet adamlarıyla ölçülür: John Stuart Mill

Bir devletin zenginliği ve gücü; ne pamuğu ile, ne altını ile,ne de ipliği ile ölçülür. Devletin zenginliği ve gücü, en önce gerçek devlet adamlarıyladır: R.Hofmann