Görücüye çıkan rektör adayları ,her kapıyı çalıyor,birebir görüşüyor puan almanın peşindeler.İçlerinden birinden bile “öğrencim ne istiyor,okulundan mutlumu,yurttaki hayatı nasıl yemekhanede karnını doyurabiliyor mu? Evinden okula ulaşım sorunu yaşıyor mu, boş geçen dersleri oluyor mu? Ne bekliyordun ne buldun sualini soran adaya rastlamadım.

            Basın toplantısını “muhallebicide” destek arayışını “balıkçıda” arayan adaylar ,sizleri bilmem ama beni çok üzüyor.Galiba dünyaya biraz erken gelmişim diyorum,bugünleri de mi görecektim diye ah-vah ediyorum.Belediye başkanı adayı gibi “rektör adayları”

            İki lisanı rahatlıkla konuşabiliyor , girişken , iş idaresi , planlama ve mali konularda pratik zekaya sahipsen ve ayda en az iki kere Ankara yollarını arşınlayacak güce,saygın,mütevazi bir kişiliğe sahipsen bu işe soyunabilirisin.Torpil aramana hiç lüzum yok,bu vasıflar sana yeter başka yere bulaşma,seçildiğinde de kimseye gebe olmadan “Rektörlük makamında Cübben’le göğsünü gere gere otur “işte ben buyum dersin”

            Bu günleri anımsatan güzel bir “Temel fıkrası”na ne dersiniz.

            TEMEL İLE BİLİM ADAMI

            Balık avcılığı ile uğraşan ve gelirini bu yolda temin eden Temel, yine bir gün balık avına çıkar.Kayığında misafir olarak bir bilim adamı vardır.Sohbet esnasında bilim adamı Temel’e sorar:

            -Temel senin fizik bilgin var mıdır?

            -Hayır ben fizikten mizikten anlamam.Bilim adamı Temel’e acıyarak;

            -Yazık ,hayatının üçte biri yok olmuş demektir.

            -Ya Matemetik bilirmisin?

            -Hayır bilmeyirim

            -Yazık hayatının yarısı yok olmuş demektir.

            Yolculuk böylece soru sohbet şeklinde geçerken ,alabildiğine bir rüzgar ve dalga çıkar kayık batma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.Temel bilim adamına sorar;

            -Hemşerum ,sen yüzmek piliyimisun?Bilim adamı önemsemeden ;

            -Hayır bilmiyorum ne olacak?

            -Hayatunun tamamı gitti hemşerum.