Kurumsallık nedir diye sorarsak; Bir kurumun, bir kuruluşun veya bir işletmenin KİŞİLERE bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapıya sahip olması   diyebiliriz.

Burada önemli nokta şu ki kurumsallıkta oturmuş işleyen bir düzen veya sistem vardır. Kurallar ya da sistemin işleyişi kişilere bağlı olmadan sürekli ve sürdürülebilir biçimde devam eder.

Ülkemizde de kurumsal olduğu iddiasında kuruluşlar veya yapıların varlığını hepimiz biliyoruz görüyoruz. Ancak bizdeki kurumsallık anlayışı ‘biz ne yaparsak yapalım dokunulmazız’, ‘hesap vermeyiz’ gibi bir anlayışa sahip olmak gibi bir şey sanırım.

Şimdi düşünün elektrik, su, telefon, doğalgaz vb. gibi temel hizmet sağlayan kurum ve kuruluşlarımız var. Tabi ki biz bu kurum ve kuruluşlardan hizmeti paramız ile alıyoruz. Yani hayrına hizmet veren kurumlar değiller. Ancak buna rağmen sonsuz ve sınırsız imtiyazlar ile donatılmışlar.

Siz, biz hizmet veren bu kurumlara hizmet bedelini ödemezsek onlar bu hizmeti vermeyi hemen keserler sonra size ceza faiz çıkartılar, hatta yeniden hizmet almak isterseniz birde üstüne açma-kapama parası veririsiniz. Üstelik gıkınızı bile çıkartma, şikayet etme şansınız yok. Hatta bunla size verdikleri hizmetin ürünün parasını bedelini istedikleri zaman arttırlar da siz yine gıkınızı çıkaramazsınız.

Ya bu kurumlardan biri siz parasını ödediğiniz ve hak ettiğiniz halde hizmet vermez ya da veremez ise ne olur. Bence hiçbir şey olmaz. Yani size hizmet vermek için sözleşme imzaladığınız ve siz bu hizmetin karşılığı ödemezseniz size türlü şeyler yapabilen bu kurumlara sizin yapacak hiçbir şeyiniz yok.

Mesela kurum telefon hizmetinizi ya da internet hizmetinizi veremedi. Ya da vermedi diyelim. Arıza günlerce sürdü ve siz bu günlerce süren arıza yüzünden işlerinizde zarar ettiniz. Gerekli e-postaları alamadınız, iletişim kurmadınız ve binlerce lira zarar ettiniz ne yapacaksınız?

Cevap ‘hiçbir şey’

En fazla size hizmet sağlamadıkları günler için özür dilerler. O da biraz bağırıp çağırdıysanız, bir de cep telefonunuza internet GB yüklerler ve sizden teşekkür beklerler.

Geçenlerde Yalova’nın neredeyse tamamında gece saat 02.00 da başlayıp, Pazar günü 10.00’a kadar 8 saatlik bir elektrik kesintisi oldu. Şanslı olanlarımıza bir cep telefonu mesajı ile bilgi verdiler. Kimilerine de mesaj bile gitmeden çat diye elektrikler kesildi. Şimdi düşünün, solunum cihazına ya da diyaliz, ya da kalp cihazına bağlı yaşıyorsunuz. Ya da bir yakınınız bu durumdayken 8 saat elektrik kesilecek. Peki elektrik olmadan ne yapacaksınız UPS’ler aküler kaç saat dayanacak, imkanınız yoksa ne yapacaksınız. Ya da size, ‘elektrik 8 saat kesilecek, bunun için biz size bu 8 saatlik kesinti sırasında şu imkanı sağlayacağız’ diyen oldu mu? (8 saatlik elektrik kesintisi hem çok büyük bir sağlık sorunu, hem de çok ciddi bir güvenlik açığıdır.

Bu kadar zamanlı kesintilerde dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde teyakkuza geçilir, hatta çok çok sıkı güvenlik tedbirleri alınır.

Ama sanırım bu tür bir kesinti Türkiye de olunca kurumsallıkta çağ atlamış, kurumlarımız sadece planlı bakımdır sözü ile dilediklerini yapıyorlar ve bizlerin ne can ne de mal güvenliği onları pek ilgilendirmiyor sanırım.

Hatta ben bu güne kadar bu tür mağduriyetlerini tazmin etmiş birine de rastlamadım. Hatta kurumlar, bize bu konuda sorgulama yapsak kızar bağırır hakaret bile ederler. Bilmiyorum ama bu tür yaklaşımların kurumsallık yaklaşımı kurumsal zorbalık ile de tanımlanır mı acaba..?

"Başarılı bir kuruluşun göstergesi, problemleri olup olmadığı değil, problemlerin geçen senekilerinin aynısı olup olmadığıdır."

John Foster Dulles