Mollaoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü; ‘’Kızıl hastalığı, beta hemolitik streptokok bakterilerinin solunum yoluyla bulaşması sonucu oluşur. Hastalığın kuluçka süresi 1 ila 7 gün arasıdır. Kuluçka döneminden sonra başlayan baş, boğaz ve karın ağrısının görüldüğü 12 ila 24 saatlik sürenin ardından deride kırmızı renkte, toplu iğne başı büyüklüğünde döküntüler başlar. Hastanın yüzü kırmızı, ağız çevresi soluk renktedir ve bademcikleri şişmiştir. Hastalık ilerledikçe dili kırmızı lekelerle kaplanmaya başlar. Çocuklarda halsizlik ve iştahsızlık yapan bu hastalığın ortaya çıkardığı döküntüler beş ya da altı gün içinde soyulmaya başlar ve bu soyulma haftalarca sürebilir. Aşısı bulunmayan kızıl hastalığı tedavi edildiğinde, genelde kısa sürede iyileşir. Eğer tedavisi gecikirse, bakterilerin ürettiği toksinler böbrek dokusu iltihabı, kalp kası ve kapakçıklarının iltihabı ile eklem iltihabı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir’’.
Kızamık (Rubeola): Bilinen çocukluk çağı hastalıklarının en eskisidir. Genelde altı aydan büyük bebeklerde görülür. Solunum yoluyla bulaşan virüsün neden olduğu kızamık sıklıkla ilkbahar ve kış aylarında görülür, aşılama uygulaması yapılmayan ülkelerde birkaç yılda bir salgınlara neden olur. Bir kez kızamık hastalığına yakalanan kişiler, ömür boyu bağışıklık kazanır. Kızamık hastalığının ilk bulguları yüksek ateş, boyun lenf bezlerinin şişmesi, göz iltihabı, nezle öksürük ve ışıktan korkmadır. Döküntünün başlamasıyla birlikte ateş oldukça yükselir. Kızamık nedeniyle gerçekleşen ölüm oranı % 3 civarındadır. En sık görülen komplikasyonlar orta kulak iltihabı, zatürre ve ishaldir. Hastalık uzun vadede davranış değişikliği, nöbet geçirme, görme bozukluğu ve bilinç kaybına neden olarak ölüme sebebiyet verebilir. Bol sıvı tüketimi, istirahat ve ağrı kesiciler ile tedavi edilebilen hastalığa karşı en etkili korunma yöntemi aşılamadır.
Kızamıkçık ( Rubella - Alman Kızamığı): Genellikle ilkbahar ve kış aylarında görülen kızamıkçık hastalığına Rubella virüsü neden olmaktadır. Bu virüs, solunum yoluyla, temas etmekle, anne karnındaki bebeğe ise plesenta yoluyla bulaşır. Baş ağrısı, hafif dereceli ateş, halsizlik ve boyunda bulunan lenf bezlerindeki büyüme ile kendini gösterir. Bu yakınmalardan birkaç gün sonra döküntüler başlar ve bir gün içinde tüm vücuda yayılır. Doğumsal kızamıkçık, hastalığın en ciddi komplikasyonudur. Gebeliğin ilk üç ayında ortaya çıkar ve doğumsal anormalliklerle seyreder. Bunu önlemek için kızamıkçık geçiren hastanın gebelerle teması önlenmelidir. Aşılanma ile korunmanın mümkün olduğu hastalık bol sıvı tüketimi, ateş düşürücüler ve istirahat ile tedavi edilir.
Suçiçeği : Varicella zoster virüsünün neden olduğu suçiçeği, her yaşta görülebilmekte olup genellikle okul çağındaki kişilerde ortaya çıkar. Diğer döküntülü hastalıklar gibi ilkbahar ve kış aylarında görülme sıklığı artar. Oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Suçiçeği döküntüleri gövdeden başlayarak saçlı deri, ağız içi ve gözlerde de görülebilir. Döküntülere yüksek ateş eşlik eder. Sağlıklı çocuklarda kısa süreli ve hafi seyreden hastalık bazılarında daha ağır seyrederek zatürre, ikincil bakteriyel cilt enfeksiyonları ve beyin dokusunda iltihaplara neden olabilir. Suçiçeği geçiren çocuklar hastalığa karşı bağışıklık kazansalar bile ileri yaşlarda bağışıklık sistemi baskılanarak zona hastalığının görülmesine neden olabilir.
Eritema İnfeksiyozum (5. Hastalık) : Parvovirüs B19 isimli virüsün neden olduğu bir hastalıktır. Sıklıkla ilkbahar aylarında, 15 yaş arası çocuklarda görülür. Hafif ateş, baş boğaz ağrısı, burun akıntısı ve üst solunum yolu enfeksiyonu ile belirti verir. İki veya üç gün süren bu belirtilerin ardından yanaklarda asimetrik şekillerde kaşıntılı döküntüler oluşur. Döküntü oluştuğunda bulaştırıcılık son bulur. Özel bir tedavisi yoktur, istirahat, ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçler gibi diğer döküntülü hastalıklarda kullanılan tedavi yöntemlerine ek olarak banyodan ve aşırı sıcaktan korunmak da tedaviye yardımcı uygulamalardır.
Eritema Subitum (6. Hastalık ) : Etkin bir aşı bulunmayan hastalığa, Herpesvirus Tip 6 adlı virüs neden olmaktadır. Sıklıkla bahar aylarında görülür. Solunum yoluyla bulaşan virüs iyi huyludur ve yaklaşık 3 günlük ateşin ardından ortaya çıkan pembe döküntüler ile kendini belli eder. Hastaların bir kısmında huzursuzluk ve irritabilite görülebilir. Fontanel belirginliği, nagayama lekeleri, periorbial ödem görülebilecek diğer belirtilerdir. Özel bir tedavisi olmayan hastalığa karşı ateş düşürücü ilaçlar ve ılık duş önerilir. İzolasyon önerilmez. Etkin bir aşı bulunmamaktadır.