Her yıl Diyanet tarafından 1-7 Ekim haftası Camiler Haftası olarak kutlanır. Yılda bir hafta boyunca camiler, cami hizmetleri, din görevlileri ve hizmetler, Diyanet Kurumu ve Diyanet Vakfı, camilerin toplumdaki inşa görevleri uzun uzun işlenir ve bu konuda bir farkındalık oluşturulmaya çalışılır.

Camilere baktığımızda, Camiler tüm farklı sınıf ve statüdeki Müslümanların camide Allah katına divan dururken, herkes eşitlenir, tüm sıfatlar ortadan kalkar. Mana aleminden yoksullaşmış toplumdan arınıp, toplu veya özel ibadetlerle Müslümanların huzur buldukları sığınma kapılarıdır. Eski dönemlerimizde camilerimiz, birer külliye şeklindeydi ve toplumun her ihtiyacına cevap veren mekanlardı. Cami çevresinde toparlanırdı her iş ve yapılaşma merkezde ki cami bulunurdu. Okumayı, açları doyurmayı, çay sohbeti yapmayı, sohbet ortamlarını, dargınların barışmasını, evlenenlerin nikahlarını ve daha bir çok ihtiyaçlarını insanımız camilerinde giderirdi. Bu anlamıyla camiler hayatımızda vaz geçilmez mekanlarımızdır.

Değerli dostlarımız, bir an için hayatımızda ve toplumumuzda camilerin olmadığını düşünelim. Camilerin yerlerinde başka binaların olduğunu varsayalım. Günde beş vakit ezanın okunmadığını düşünelim. Sessiz bir şehirde yaşıyoruz. Beş vakit namazlarda, Cumada, bayramda, kandil gecelerine kısaca hiçbir şekilde bu ihtiyaçlar için cami yok.

Cenazeniz oluyor, ama cami yok ki cenaze namazı kılasınız. Cenazeniz elinizde kalıyor. Çocuklarınıza dini öğretecek, ibadeti öğretecek cami ortamlarınız yok. Hocalık bir işiniz olduğunda bir hoca bulamıyorsunuz. Camilerde okunan Kuran-I Kerimlere hasret oldunuz. Ramazanın ve teravihlerin coşkusuna hasret kalıyorsunuz. Manevi boşluğa düştüğünüzde, içiniz daraldığında size ilahi mesajları aktaracak bir din görevlisi yok. Mevlidinizi, düğününüzü, sünnet merasiminizi din görevlisi bulamadığınızdan yapamıyorsunuz.

Vb...

Sanıyorum böyle bir durumda caminin ve din görevlisinin ehemmiyetini net anlayabiliriz. Balığın yaşadığı suyun kıymetini, sudan çıktıktan sonra anlaması gibi, biz de caminin kıymeti yeterince anladığımızı sanmıyorum. Bundan dolayıdır ki Avrupa ülkelerindeki Müslümanlar dini faaliyetlere ve camilere daha çok önem vermektedirler. Yokluğun hasreti ve yok olma korkusu.

Bu sene Kazakıstan’a gitme fırsatım oldu. Aslında Müslüman ülke, Türk memleketi, ama koca şehirlerde birkaç camide ezanın duyulduğunu, diğer camilerden ezan sesi duymamamız çok acayibimize gitmişti. Bir ezan sesi bile ne kadar büyük bir nimet olduğunu, ezansız semtlerde olduğunuzda anlıyorsunuz.

Amerikalı Rosemary Mumm, ‘’İlk defa o duygulu çağrıyı duyduğum anı hatırlıyorum, İstanbul’daydık. Bir minarenin tam dibinde duruyorduk. Sanki her şeye nüfuz ediyordu. Gerçekten içten geliyordu ve beni de çok derinden etkiledi. Mistik bir tarafı olduğu kesindi. Çağrının sadece sesi bile o kadar duygulu ki, öylece kalakaldım. Kendi kendime dedim ki, bu insanların bir araya getiren günde beş kere Allah’a davet, Allah inancını insanın aklından hiç çıkarmaz.’’

Cathy Eustis ise, ‘’Hayatta ilk camiye girdiğimde, İzmir’de bayanların bulunduğu üst kattan erkeklerin namaz kılışını seyrederken gözlerim doldu. Bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim.’’

Camilerimiz daha çok dernek yöneticileri ve Din Görevlilerine göre şekillenir. Görevlilerinin sosyal ve girişkenliğine göre etkin olur veya pasif hizmet verir. Bu gün camilerimizin tam olarak fonksiyonel olduğunu söyleyemesek de, bazı camilerimizde çok güzel hizmetleri de görebilmekteyiz.

Dolayısıyla camilerimizde dernek ve din görevlisi ortaklaşa olarak, Caminin fiziki yapısını yapma, onarma, bakımını sağlamak, tertip ve düzeni oluşturmaları, fakir, yetim, kimsesiz çocukların okumasına katkıda bulunmaları, camideki dini faaliyetlerin geliştirilmesi için maddi kaynak temin etmeleri, okul, hastane, sağlık ocağı gibi kuruluşlarla iletişim halinde olmaları, çevrenin düzenlenmesi ve geliştirilmesini sağlamaları, kültürel faaliyetlerle toplumda birliği sağlamaları, bayan ve erkek cemaat için oturacakları dinlenme salonları oluşturarak cemaatin tanışıp kaynaşmasını sağlamaları, cami ve çevre temizliği için gereken önlemleri almaları gibi birçok faaliyet düşünülebilir.

Allah bize, görevlilerimize, toplumumuza sahip oldukları camilerin ve İslam’ın kıymetini kavramamızı nasip etsin.