.........
Bıraktığım yerde aradım....
Yeller esiyor yerinde..
Tozu dumana katmışsın.....
Bir koku bırakmışsın geride
Avundum....
Hasret böyle bir şey galiba..
Geriye baktığında bir kahvenin buruk tadında kalmış .iki söz..
Kahverengi hayatın içine kattığın bir çift göz...
Umudum... dileğim.... göz bebeğim....mahrem günlerim hatrına,
Katlanmak ne zormuş.....
Allahım..
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme
.......... of be ( zara ne söyledin bu akşam...)
....
Evvel bağban iken dostun bağında
Talan vurdu ayva nardan ayrıldım...
Gök yüzünde turna gibi dönende
Baykuş gibi viran yurda konanda
Çok ağladım mecnun gibi çöllerde
................
Başladığın yerde vedaya yeltenmek ne zor
Ağladığın yerde gülmek,sevinmek....
Kalabalık içinde yanlızlığın kuytusuna düşmek...
Kokusu, bir saba rüzgarına sarılmış gelen anneye seslenmek....
Gözlerine mil çekilmiş mahkumun kör sızlanışı gibi seslenmek hemde..
Biraz sabır...
Yorgun durma öyle
Sakın kadere söylenme ha...
Zamansızlık diyarında saat kaç diye soran olmayacak..
Yelkovanmış , akrepmiş o da neyin nesi..
Sadece duymak istediklerinin sesi...
Gül dalında seslenen bir bülbül nefesi..
Çimen desenliymiş bayramlık elbisesi...
.......
Tüm mevsimlerin adı baharmış...
Gözleri hep taptaze bakarmış..
Dillerinden bal damlarmış...
Zamansızlık diyarının sakinlerinin...
Gecenin adı bile sabahmış
En renkli günlerin sararmış...
Farkında mısn?
Zamansızlık diyarında tüm mevsimler baharmış
Ve , çiçekler sadece bi kere açarmış....