Kimi zamanlar ümitsizliğe kapılıyorum , dünya – ülkem –şehrim herşey kötüye mi gidiyor diye. Bir şeyleri düzeltmek için uğraşırken diğer taraftan bizim düzeltmeye çalıştığımız adamcıklar çalmak çırpmak soymak hortumlamak için bir sürü yeni yollar keşfediyorlar. Ne yani sizin neler yaptığınızı bilmediğimizi mi sanıyorsunuz. Ben aslında bu adamcıkların nasıl olupta doğru yolu bulmadığına ısrarla filim fırıldak çevirmek için başka yollar bulma adına yaptıklarına inanamıyorum. Bu adamcıklar nasıl ıslah olacaklar , yada bu adamcıklar ile ne yapacağız.Sırf rant için , hüpletmek için kimlerin kimlerle ortak şirketler kurduğunu , konsorsiyumlar oluşturduğunu görünce yyyyyyyyuuuuuuuhhhhhh diyorum. Kızmayın bilseniz sizde dersiniz.
Zaten ülkenin genelinde var olan yolsuzluk ve soysuzluktan bıkmışız birde hemen dibimizdekiler ile uğraşmak gerçekten sıkıcı geliyor. Yalova’mızın neresine el atsak elimizde kalıyor nereye dokunsak pis kokular ile dökülüyor. Hiç bir şeyi gerektiği gibi iyi olmayan tek şehir Yalova mı diye merak ediyorum.
Mesela ; Üniversitemiz çökmüş durumda tutuklu ,ihraç öğretim görevlisi sayısı o kadar çok ki derslere asistanlar giriyor , üstelik kimse de buraya gelmek istemiyormuş. Daha henüz hiç bir şeyi tam olamamış bir üniversitede kim görev yapmak ister ki ?
Sanayi ye gelince daha onyıllardır bir tanecik bile OSB kuramamış tek iliz – kompozit OSB yi saymıyorum - sanayileşmede neredeyse en alt sıraları oynuyoruz. Bu ne kadar böyle devam edecek Allah bilir.
Turizme gelince içler acısının acısıdır herhalde , adamlar Afyon gibi bozkırın ortasına binlerce yerli-yabancı turist çekiyor , bizler Termal gibi dünya harikası bir yeri çürümeye –yıkılmaya terketmişiz. Üstelik bir tane siyasi de bu konuda çıkıp hiç birşey demiyor , yazıklar olsun elem ve esefle kınıyorum tüm siyasileri.
Şehrin ve çevre ilçelerin gelişimine gelince ; Gözüken o ki her grup –klan –kabile bir ilçe seçmiş kendine ve rantçılık oyunlarını buralarda oynuyorlar.Kimisi Kadıköy ilçesini seçmiş burada çok güzel ekipler kurulmuş ve gelsin rantlar –gitsin rantlar çok güzelce oynanıyor.
Kimileri Altınova da bir sürü karmaşık ilişki içinde kim kimdir kim nedir anlamak için bir kaç hafta uğraşmak gerek. Rantlar ve işler pervasızca dağıtılıyor , hatta rakamlar uluorta mecliste bile söyleniyor , kimilerine ise ambargo konuluyor buralardan iş alamazsın deniyor. Açılması gereken sokaklar sırf yandaşlar buraları depo , yada işyeri uzantısı gibi kullanıyor diye açılmıyor. İstimlakları tamamlanmış yıkılması gereken yerler yıkılıp yol yapılmıyor. Birde şu bitmeyen belediye binası var , en başta maliyeti neydi ? Kim ne kadarını hibe yaptı ? Mecliste ne kadara mal olacak dendi ? Sonrasında ne kadar para harcandı ? İşleri kimler nasıl yapıyor ? Kısacası bu mızraklar çuvallara sığmaz , şu anda iktidarın gücüne güvenip isteğimizi yaparız bize kimse birşey yapamaz diyenlere de bunları hesabı sorulacaktır. Ama bugün ama yarın , hani şu bize 1000 yıl birşey olmaz diyen ergenekoncular nerede , hani biz devleti arkamıza aldık hükümet ile beraber herşeyi yaparız diyen FETÖ cüler. Sanırım bu Altınova da hiç FETO cü yok, çünkü bu zamana kadar hiç bir ses soluk duymadık , ya hiç FETÖ cü yok yada tüm FETÖ cüler pişmanlık yasasından faydalandı. Altınova da herşey çok süper ve kuralına uygun gidiyor , yani ne yolsuzluk var ne en ufak bir rant yada adam kayırmacılık. Hatta dünya mirasına alınmış Hersek gölü da tam kurallara uygun olarak korunuyor. Dünya mirası olan Hersek gölündeki kuşlara kışın yem verildiğini haber olarak görmüştüm. Özetle Altınova ilçemiz dert üste derman üste. Bakalım biraz daha araştırıp sorup soruşturalım da Altınovanın altından ne altınlar çıkacak hep beraber görelim.
Kimileri başka ilçelerde , köylerde ve merkezde eski tas eski hamam misali al gülüm ver gülüm devam edip gidiyorlar. Yani hepimizin bildiği hisseli harikalar kumpanyası oyunu devam ediyor , maskeli tiyatrolar tam gaz almış başını gidiyor. Şimdi biz bir sürü şey söyleyelim uyaralım konuşalım hepsi boş mu acaba , devlet yetkilileri bizim sözlerimizi suç duyurusu kabul edip bir araştırma başlatır mı bilinmez.
Yoruldum; ayağımın değil, yüreğimin götürdüğü yerlere gitmekten. Sustum; dilimdekileri değil, yüreğimdekileri söyleyememekten ’’MAKSİM GORKİ’’