Türkiye ve Yalova da ki siyasetçiler başta olmak üzere; bürokraside, STK’larda, 4. kuvvet olarak adlandırılan medyada, iş insanlarında ve daha vb. kurum ve kuruluşlarda, öyle ciddi bir bozulma var ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hala nasıl ayakta duruyor doğrusu hayret ediyorum.

Ülkenin, milletin, gelecek nesillerin çok ihtiyaç duyduğu; ahlaklı, adaletli, çalışkan bir nesil yerine, günlük çıkarlarla, menfaatler doğrultusunda yönetim gösterenler, yalan, dolan, oyalamalarla gün geçirerek kar ettiklerini sanıyorlar.

Bu günlerin yetkili ve etkili birçok makam sahipleri yüzünden, ülke de hemen hemen her alanda bir tıkanma söz konusu.

Liyakat sahibi olmayan, daha döne kadar ‘AYAKKEN’ bir şekilde, bugün ‘BAŞ’ olarak idareci konumuna gelmiş binlerce kişi, geçici olan bu koltuklarda ilelebet oturmayacaklarını, 27 yıllık gazetecilik meslek hayatımda gördüm.

İdareci; hizmet eder, çalışmaları teşvik eder, üretimin, istihdamın, katma değerin önünü açar.

İdareci; Çomak sokmaz. Evine ekmek götürenlerin ekmeğine engel olmaz. Ülke için, kent için faydalı projelerin önünü açar.

İdareci; ‘BEN NEYMİŞİM’ demez, insanlara tepeden bakmaz.

İdareci; Vicdan sahibi, cesur, hakkaniyetli ve adaletli olur.

İdareci; Yalakaları değil, eleştirilerle doğru yolu gösterenlerin yanında olur.

İdareci; Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarını savunur. Kanun dışı hiçbir işe girmez. Vatan ve millet için kanunsuz gördüğü her olumsuzluğun karşında, devletinin ve milletinin yanında, zulme uğrayanların arkasında dağ gibi olur.  

İdareci; Kendisine, eşine, akrabasına yontmaz. Hakkı olana, liyakat sahibine, çalışkana, zeki ve ahlaklı olanı tercih eder.

Ey idareciler...

Yaratan adına, bir beş dakika başınızı iki elinizin arasına koyun ve düşünün...

‘Ben, ne yapıyorum?’ Diye bir sorgulayın kendinizi...