İbn-i Haldun, medeniyetlerin de insanlar gibi doğup, büyüyüp, gelişerek, nihayetinde öldüklerini söyler.

 

İnsanlık tarihine baktığımızda, medeniyet  meşalesinin adeta bayrak yarışı gibi, farklı milletlerin, toplumların elinde değişerek bugüne kadar taşındığını görürüz.

 

İşte bu meşalenin enerji kaynağı bilgidir, entellektüel birikimdir; yani kütüphanelerdir.

 

Medeniyet alanındaki zenginliği ile övünen toplumlar, aslında kütüphanelerinin zenginliği ile övünüyorlardır; çünkü bu işi mutfağı kütüphanelerdir.

 

Bugün kütüphane anlayışı kabuk değiştiriyor, mahiyet değiştiriyor...  Artık fiber ağlarla, bütün kütüphaneler birbiri ile irtibatlandırılıyor ve dünya dev bir kütüphaneye dönüştürülüyor.

 

Bize düşen, bu değişim dönüşüm döneminde, kitabı ve kütüphaneyi sevdirirken aynı zamanda buna uygun kütüphane altyapısını da oluşturmak olmalıdır. İşte o zaman medeniyet yarışında dünya toplumları arasında bir iddiamız olabilir.

 

Kitapların ışıltılı yolundan yürüyerek, geleceğin aydınlık dünyasını inşaya soyunan bu yeni alperenlerin, bu medeniyet akıncılarının varlığını düşlüyor ve onlara bu yeni 'kızıl elma'larında muzafferiyetler diliyorum.

 

Bu millet, tarihinde, medeniyetle ilgili örnek bir başarıya imza attı.  Unutmayalım: Bir işi bir defa yapan, ikinci seferinde daha iyi şekliyle yine yapabilir. İdeal, özgüven ve çaba, bu işin anahtarıdır.

 

Selam ve sevgi ile...