6 aralık 2025 Cumartesi günü saat 20:00’de Çiftlikköy Belediye Kültür Merkezi Salonunda yapılan ‘Kadın Hakları’ konulu seminere; Zafer Partisi Yalova İl Başkanı Ersin Doğan, Demokrat Parti Yalova İl Başkanı Zehra Görener, Zafer Partisi Çiftlikköy İlçe Başkanı Cem Erkunt, İYİ Parti Çiftlikköy ilçe başkan vekili Funda Görener, Zafer Partisi Çiftlikköy İlçe Teşkilat Başkanı Semi Metehan Gökoğlu Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Etik Kurulu Üyesi Ayhan Polat, partilerin; il, ilçe yöneticileri ve iş insanları katıldı.

5 Aralık Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan seminerin sunumunu, Zafer Partisi Çiftlikköy Ortaöğretimden sorumlu Başkan Aslan Akcan Birdal yaparak, programın gündemini katılımcılarla paylaştı.

Ardından, saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile start alan etkinlikte, ilk olarak Zafer Partisi Çiftlikköy İlçe Teşkilat Başkanı İnşaat mühendisi Semi Metehan Gökoğlu söz aldı.

Ardından, Zafer Partisi Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Akif Atasever’in günün anlam ve önemini belirten salt gösterisi sunuldu.

Gökoğlu: ‘’Amacımız, ülkemizin kanayan yaralarına pansuman olabilmek’’

5 Aralık Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, ‘Kadın Hakları’ konulu seminerin ilk konuşmacısı Semi Metehan Gökoğlu yaptığı konuşmada: ‘’Saygıdeğer protokol, kahraman Türk kadını. Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bu akşam burada çok değerli misafirlerin bir parçası olmanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim. ‘Kadın Hakları’ konumu seminerlerimiz ile Türk Kadınına haklarını hatırlatacak, toplumda bir değişim yaratacak, teşkilat olarak zafer meşalesini yakmanın ve öncüsü olmanın verdiği gururla karşınızdayım.

Biz, sadece koltuklarında siyasi mücadele veren bir figür olmaktansa, sahalarda toplumun kendisi olmayı, kadınlarımıza ve toplumumuza söz de değil, öz de faydalı olabilmeyi ve bu seminerler ile biraz da olsa ülkemizin kanayan yaralarına pansuman olabilmeyi amaçlamaktayız.

Bu semineri hazırlayan ve organize eden, Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlun’a teşekkür ediyorum.’’ Dedi.

Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu: ‘’Hatırlatmak için toplandık’’

Büyük emeklerle ‘Kadın Hakları’ panelinin gerçekleştirilmesini sağlayan Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu yaptığı açılış konuşmasında; ‘’Hazırlatmak için toplandık. Bilim, bize ‘’Bir toplumun gelişmişliği, kadınların düşünme düzeyiyle birbiriyle ilişkindir.’’ Diyor. Psikoloji der ki, ‘bir toplumun güvenliği, önce kadının kendini güvende hissetmesiyle başlar’.

Ama hala, her gün yüzlerce kadın en temel hakların silindiği bir hayatla uyanıyor. Her yıl, binlerce kadın hayallerine ulaşamadan hayattan kopuyor. Biz bugün burada, bunun değişmesi için bir aradayız. Bugün, üç güç alanını birleştiriyoruz. Hukuk, sağlık ve psikoloji. Çünkü bir kadının yaşamını koruyan bu üç umuttur. Yıllardır, en çok ihmal edilen alanlardır. Biz ise, bugün onları yeniden kadının yanında durması gereken yere koyuyoruz.

Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu: ‘’Susturulan bir kadın korunamaz’’

Kadın hakları, yalnızca kanun maddeleri değildir. Kadın hakları bir çocuğun annesine güvenle sarılmasıdır. Bir genç kızın kendi geleceğini yaşayabilmesidir. Bir kadının şiddetsiz, korkusuz bir yaşamı hak ettiğini bilmesidir. Ve şunu unutmayalım. Haklarını bilen bir kadın, değişimin ta kendisidir. Susturulan bir kadın, korunamaz. Ama güçlendirilen bir kadın; ailesini, toplumu ve ülkesini iyileştirebilir. Bugün burada bulunan her kadın, kendi içinde bir güç devrimi taşıyor. Biz de o devrimi büyütmek için bir aradayız. Gelmişlik, kadınlara ve yanımıza duran herkese teşekkür ediyorum.’’ Şeklinde ön bilgilendirmede bulundu.

Av. Nefin Tuncel, Kadın Haklarını hatırlattı

Kadın Haklarına yönelik bilgilendirmede bulunan Av. Nefin Tuncel ise; ‘’Kadınlar, doğuştan insan veya bir ülkenin vatandaşı oldukları için hak elde ederler. Bugün kadınların, genellikle negatif cinsiyet ayırımcılığıyla, mahrum kaldıkları haklardan bahsedeceğim. Bu hakların nasıl geri alınabileceğinden söz edeceğim.

Eğitim hakkı, çalışma ve ekonomik haklar, siyasi temsil karar mekanizmalarına katılım hakları, bizim genel olarak hakim olduğumuz ve hep üzerinde tartışılan konular.

Eğitim hakkı, 2010’lu yıllara kadar, ilkokuldan ve ortaokuldan kopartılan kız çocuklarıyla gündemdeydi. Daha sonra, devletin bazı politikaları sonucu, küçük iyileştirmeler yapılsa da, halen liseler bittikten sonra üniversite hakkı elinden alınan, acilen evlendirilen kız çocuklarımız mevcut.

Çalışma ve ekonomi haklarında, en çok ihlal edilen haklar; Kadınların işe alımı konusunda şunları gözlemliyoruz. ‘Sen, evli misin? Bir kadın, iş görüşmesine gittiğinde, ‘Sen evli misin?’, evli değilse, ‘Ne zaman evleneceksin?’, evli ise ‘Ne zaman çocuk yapacaksın?’ gibi yaklaşımlar görüyoruz.

I M G 20251215 W A0000

I M G 20251215 W A0003

Bir erkeğe ‘Ne zaman evleneceksiniz?’ veya ‘Ne zaman çocuğunuz olacak?’ şeklinde soru sorulduğunu hiçbir zaman iş görüşmelerinde görmedik. Bunlar, tamamen kadınların biyolojik yapıları yüzünden başlıca ayrıcalıklar.

I M G 20251215 W A0002

I M G 20251215 W A0008

Aynı zamanda, iş alım sürecini başarılı bir şekilde alındığını varsayalım. Sonrasında; doğum, gebelik nedeniyle, iş kanununa göre bir kadın belirli sebeplerden dolayı, işveren işten çıkarmasa bile elenme sebebiyle veya doğum sebebiyle, kendi bütün hakları, sanki iş veren kendisi işten çıkarmış gibi, haklarını, bütün tazminatlarını alma hakkına sahiptir. Ama işverenlerimiz maalesef bu konuda duyarsız. ‘Ben hakkını vermiyorum. Evlilik veya doğum sebebiyle işten çıkman beni ilgilendirmiyor. Git dava aç, mahkemede hakkını ara, yıllar sürsün.’ Kadının alacağın tazminatı, para kargaşası gibi agrasif sorunlar sergiliyorlar maalesef.

I M G 20251215 W A0001

I M G 20251215 W A0007

Tuncel: ‘’Kadının temsil oranın artması, sağlıklı birey yetiştirmesini sağlıyor’’

I M G 20251215 W A0006

Aslında bugünün anlam ve önemini en çok ifade eden konu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi konusudur. Ulu Önderimiz Atatürk sayesinde, ülkemizde öncelikle belediye seçimleri, daha sonrasında muhtarlık ve milletvekilleri seçimleri olmak üzere 1930-33-34 yılları arasında ve sırasıyla, Avrupa’da ki ve Dünya’da ki çoğu ülkeden önce kadınların seçme ve seçilme haklarına sahip olduklar.

I M G 20251215 W A0005

Aslında bu durum, bir kadının sadece yönetici olması anlamına gelmiyor. Kadının temsil oranın artması, aynı zamanda kadının kendi problemlerini ve sosyal gelişiminin sonunda, daha sağlıklı birey yetiştirmesini sağlıyor.

I M G 20251215 W A0004

Çünkü, erkeğin egemen olduğu toplumda, kadının problemleri değil daha çok erkeğin problemi konuşuyor maalesef.

Tuncel, miras ve mal edinme konularından bahsetti

I M G 20251215 W A0010

Miras ve mal edinme konularından bahsedeceğim biraz. Miras ve mal edinme konusu, özellikle bazı kültür yapısına sahip toplumlardan bahsediyoruz. ‘Sen kadınsın, zaten sen erkek eşinden sana miras payını verecek, ondan da sana para kalacak, babandan sana miras kalmasın’ gibi yaklaşımlar, maalesef ülkemizde mevcut. Bunun için bir kadının mirastan, eşinden boşandığında yaşadığı mağduriyetleri, kendisini tek başına halledemediği ortada. Burada hukuk mahkemelerini devreye girmek zorunda. Maalesef çok uzun süreçler bunlar, ama başka bir çözüm yolu da yok.

I M G 20251215 W A0009

Tuncel, şiddet konusuna değindi

Biraz da şiddet konusuna değinmek istiyorum. Günlük hayatta karşılaştığımız en büyük hak ihlalleri; ‘Aile içi şiddet’, ‘Israrlı takip’, ‘Cinsel saldırı’, ‘Taciz’, ‘Ekonomik ayırımcılık’, ‘Sosyal hayata katılımın engellenmesi’, ‘Nafaka’, ‘Velayet’, ve ‘Cinsel şiddet’, olarak sıralayabiliriz.

Tuncel, ‘’Erkekler, boşanmalarda çocuğu almak için savaş başlatıyor’’

Boşanma davaları da en sıkıntı yaşadığımız durum velayet. Çocuğun üstün yararı esasına göre karar verilmiş bir durum. Yani sadece kadının bir hakkı olarak görülmemeli velayet. Bu da çocuğun da hakkı olmaya başlıyor. Hakim şuna bakıyor; Çocuğun en iyi bakılacağı yer, çocuğun en iyi doyurulacağı yer, çocuğun psikolojik olarak en çok sevileceği yer neresiyse, hakim çocuğun velayetini ona veriyor. Ama bu kadınlara karşı kullanılan bir silah tabii ki. Boşanma davası süreci başladığı zaman, erkekler bunu genelde gurur yapıyorlar. Benim gözlemlediğim, yakından gördüğüm durum bu şekilde maalesef. Çocuğu almak için bir savaş başlatıyor. Çocuğu alınca ne oluyor?

1-2 hafta çocukla ilgileniyor. Çocuğun velayetini ben aldım, kazandım. Havalarına giriliyor. 1-2 hafta sonra çocuk seni özledi, annesine genelde geri veriliyor. Velayet hakkı da, yani aslında çocuk üstün yararlı olarak mahkemelerinde yönlendiriliyor. Ama maaşla yine iktidar edilen, kadına karşı silah olarak kullanılan bir hak olarak karşımıza çıkıyor.

Tuncel: ‘’Tedbir nafakası istiyoruz’

Bir de şundan bahsedeceğim. Kadınların kendilerini hukuken güvence altına alması için başka yollar da var. Ceza Mahkemelerindeki önlemlerimizden ayrı şekilde. Ekonomik şekilde bağımsızlığımızı koruyamazsak, bağımsızlığımızı elde edemezsek hiçbir şekilde bize şiddet uygulayan bir kişiden kendimizi kurtaramayız. Genelde şu şekilde şikayetler duyuyorum müvekkillerimden; ‘Benim zaten param olsa, benim zaten gelirim olsa. ben bu şiddete, ben bu hak ihlallerine zaten boyun eğmem’.

Devletin de ve kanunlarımızın da bunu önlemek için, şöyle bazı önlemleri var. Tedbir nafakası istiyoruz biz. Boşanma davasını açtığımız anda, kadının ekonomik haklarını güvence ağzına almak için boşanma davası sürecinin sonuna kadar devam edecek şekilde. Bak bir tedbir nafakasına hükmediyor hakim. Eğer kadının yoksulluk durumunda olduğuna hakim kanat getirirse, yoksulluk nafakasına hükmediyor.

Tuncel, KADES'ten bahsetti

Bir de KADES'ten bahsedeceğim. Aranızda mutlaka duyanlar vardır, KADES uygulamasını. Bazen kadının şiddete uğradığı an da, hemen telefonunu alıp annesini, babasını veya kolluk görevlilerini arayıp da, ben şiddete uğruyorum, yardım edin diyecek bir gücün vakti bile olmayabiliyor. O yüzden devletin son bir iki senedir bir KADES uygulaması var. Şunu içeriyor. Telefonun adına indiriyoruz bu uygulamayı. E-Devlet'le ilişki yapıyoruz, konumumuz açık. Herhangi bir şiddete uğradığımız an da, hatta şiddete uğramadan da önce gelip bu uygulamadan yardım istatisliklerine bastığımız an da en yakın polis, jandarma ekibi bizim bulunduğumuz yere yönlendiriliyor. Bu uygulamanın, haklarınızı nispeten de olsa koruma anlamında etkili olduğunu düşünüyorum.’’ Şeklinde konuştu.

Hemşire İpek Aktepe: ‘’Kadınların sağlık hakkı temel bir insan hakkıdır’’

‘’Değerli katılımcılar, hepinize hoş geldiniz. Bugün kadınların, sağlık hakkını konuşacağız. Kadın sağlığı, bir insan hakkıdır. Bir toplumun bilgeliğini belirleyen en temel olaydır. Bu seminerde kadınların sağlık hizmetlerine erişimi, karşılaştığı zorluklar ve çözüm önerilerini birlikte değerlendireceğiz.

Kadınların sağlık hakkı, temel bir insan hakkıdır. Kadın sağlığı, toplum sağlığının temelini oluşturur. Bu sunumda kadınların sağlık hizmetlerine erişimini, karşılaştıkları sorunları, çözme yollarını temel olarak ele alacağız.

Sağlık hakkı nedir?

Sağlık hakkı; herkesin eşit, güvenli, kaliteli sağlık hizmetlerine erişme hakkıdır. Kadınlar için bu hak; gebelik, doğum taramaları, ruh sağlığı hizmetleri ve şiddetten korumayı kapsar.

Kadın sağlığının önemi; Kadınlar; toplumsal, biyolojik ve ekonomik nedenlerle sağlık hizmetlerine erkeklerden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Kadınların sağlığını düşünen toplumlar güçlenir.

Dünya genelinde bu durum nasıl?

Dünyada birçok kadın, sağlık hizmetlerine zamanında ulaşamadığı için önlenebilir nedenlerle hayatını kaybediyor. Eğitim, gelir ve sağlık hizmetlerine erişim eşitsizliği, büyük bir sorundur.

Türkiye'de bu durum nasıl?

Türkiye'de sağlık hizmetlerinde ilerlemeler olsa da bölgesel eşitsizlikler sürmektedir. Kırsal bölgelerde yaşayan, ekonomik gücü sınırlı olan kadınlar, hizmete daha zor ulaşırlar. Üreme sağlığı hakları, kadınların aile planlaması, gebelik takibi ve güvenli doğum hizmetlerine erişme hakkı vardır. Bu hizmetler, kadınların hem sağlığını, hem yaşam kalitesini doğrudan etkiler.

Bu engeller nelerdir?

Kadınlar ekonomik yetersizlik, bilgi eksikliği, aile baskısı ve ulaşım sorunları nedeniyle sağlık hizmetine geç başlayabilirler. Bu engeller sağlık sorunlarını olumsuz ettiler.

Ruh Sağlığı; Kadınlar, stres, baskı, uyku ve sosyal baskılar nedeniyle ruh sağlığı sorunlarını daha sık yaşarlar. Ruh sağlığının desteklenmesi kadınların genel sağlığı için gereklidir. Göçmenler, engelliler, düşük gelirli ve kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, sağlık hizmetlerinde daha fazla zorluk yaşarlar.

Ailemizin sorunu; Bazı kadınlar sağlık hizmeti alırken, dikkate alınmamak, mahremiyet, idare gibi sorunlar yaşayabilirler. Saygılı ve eşit hizmet bulmak sağlık hakkının bir parçasıdır. Kadınların muayene sırasında mahremiyet korunmalıdır. Yapılacak her işlem için bilgilendirilerek, onayı alınmalıdır.’’ Şeklinde konuştu.

Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu: ‘’Boşanmak bir krizi değil, yeniden doğuş aşamasıdır’’

Onu suçlayarak mı yaklaşırsınız. Yoksa ‘sana nasıl destek olabilirim’ diyerek mi? Destek olabilirim. Bu cevabı veren herkese çok teşekkür ediyorum. Çünkü toplum tam olarak kadından bunu esirgiyor. Kadınlar boşandıktan sonra korktukları için değil, yalnız kalmaktan ve destek göremedikleri için adım atmaktan korkuyorlar. Psikolojik olarak boşanmak bir krizi değil, yeniden doğuş aşamasıdır. Her doğum sancılıdır. Buradaki her kadının bilmesini istediğim üç cümle var. Korkularınız, sizi zayıf yapmaz. Korkularınızla birlikte yaşamayı öğrendiğinizde güçlenirsiniz. Hiçbir kadın kendi hayatının gölgesinde kalmayı hak etmez.

Geçmiş yıllarımıza baktığımızda kadınlar boşanmaktan korkardı. Çünkü, yalnız kalmaktan, ekonomik olarak çocuklara bakamamaktan korkarlardı. Günümüzde kadınlar boşanmayı düşündüklerinde hayatta kalamamaktan korkuyorlar. Ve ben bu maddeye hiçbir şey yazamam. Kadınların en çok zorlandığı 3 alan, sınır korumak, sürekli suçluluk duymak ve kendine ikinci plan lazım.

Sınır korumak, kadınların sürekli kalıp olarak baktığınıza; ayıp, günah, kadın dediğin kalıplarla büyütüldüğü için utanç duygusunu içine alır. Sınır, saygısızlık demek değildir. Sınır kendini korumaktır. İkinci olarak, sürekli suçluluk duymaktır. Kadının iç sesi, iyi anne olamadım, iyi eş olamadım, iyi evlat olamadım. Kendim için vakit ayırdım, bencil oldum. Toplum kadınların üzerine büyük bir suçluluk örtüsü bırakır. Ta ki fark edip onun üzerinden çıkaran kadar.

Üçüncü olarak, kendini ikinci plana atmak. Kadın herkes için bir şey olmak zorundadır. Peki kendisi için, kim olur?

Ben bu cümleyi yazarken, acaba aranızdan biri tetiklenir mi? Kendisini tutamaz ve aldatır mı? O an orada onu üzer miyim diye düşündüm. Sonra şöyle düşündüm. Fark etmek. Fark etmek, dönüşümün ilk adımıdır. İşte bu yüzden tüm kadınlara kendilerini güçlendirebilecekleri, güçlendirme modelini açıklamak istiyorum.

İlk olarak fark etmek, ikinci olarak sınır koymak, üçüncü olarak destek almak ve dördüncü olarak kendinizi geride inşa etmek.

Fark etmek, bu yük bana mı ait?

Bu duygular beni mi yansıtıyor?

Bu düşünceler benim mi?

Bizim mesleğimizde sürekli eğitim almamız gerekir ve ben hep eğitim alıyorum. Bundan iki sene önceye kadar fark etmek benim için çok büyük bir acı verici süreçti. Çünkü, fark ettikçe acı çekiyorsunuz. Acı çektikçe gelişiyorsunuz, perspektifiniz artıyor, tekrardan fark ediyorsunuz, tekrardan acı çekiyorsunuz. Tekrardan gelişiyorsunuz ve bu dörgü hiçbir zaman bitmiyor.

Çok sevdiğim bir profesör hocama var. Yanına gittim ve şöyle söyledim. ‘Hocam, ben acıları fark etmek istemiyorum. Sadece bakmak istiyorum. Görmek istemiyorum.’ Bana şunu söyledi. ‘Beyza’cığım bu meslekteysen sürekli eğitim almak zorundasın. Ve sen de bunu yapıyorsun. Bu ne demek biliyor musun? Sürekli dikenli bir sandalyede oturmak demek. Şu anda bir acı çekiyorsun. Ama zamanla bu acıyı da seveceksin.’ Bunun üzerine iki sene geçmiş olarak ve bu Beyza olarak da şu perspektiften şunu söyleyebilirim. ‘Artık bunu seviyorum’. Çünkü acı, nezaketle birleştiğinde şefkat oluşur. Ve öz şefkat yolculuğu da buradan geçer. İkinci olarak sınır koymak. Ben, bana böyle davranılmasına izin vermiyorum. Ben buna hayır demeyi seçiyorum. Burası benim sınırım. Bu davranış benim için kabul edilebilir değil. Bundan sonrası bana zarar veriyor ve durduruyorum. Sınır koymak, sevgisiz olmak demek değildir. Sınır koymak, kendini sevmek ve kendini korumaktır. Net, sakin ve suçluluk duymadan. Üçüncü olarak destek almak. Her insanın arkasında bir destek mekanizması vardır oda ailesidir.’’ Şeklinde konuşmasını tamamladı.

Güllü’nün katili öz kızı Tuğyan çıktı
Güllü’nün katili öz kızı Tuğyan çıktı
İçeriği Görüntüle

Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu’nun yaptığı konuşmasının ardından, Av. Nefin Tuncel’e, sağlık personeli Hemşire İpek Aktepe’ye, Psikolojik Danışman Beyza Gökoğlu’na birer katılım belgesi, Zafer Partisi Çiftlikköy İlçe Başkanı Cem Erkunt tarafından takdim edildi.

Haber: Ayhan Polat

#KadınHakları

#5AralıkDünyaKadınlarGünü

#Çiftlikköy

#KadınHaklarıSemineri

#KadınaŞiddeteHayır

#KadınSağlığı

#KadınVeHukuk

#ToplumsalCinsiyetEşitliği

#KadınGüçlenmesi

#YalovaHaber

#ZaferPartisi

#KadınlarınYanındayız