Ortaokul yıllarımdan bilirim. Ne zaman görsem hep bir telaşlıydı.

Dobra dobra ifade ederdi kendini ve usulü çerçevesinde konuşmayı severdi.

Bu tavrı, onun doğal ve içten bir insan olduğu düşüncesine ulaştırıyordu sizi.

Memiş amca, dışı nasılsa içi de öyle biriydi benim için. Sıra dışıydı demek ne kadar doğru bilmem ama ön açan bir hareket insanıydı.

Bir insan bir mümin olarak adeta bir vefa borcu edasıyla koştururp dururdu.

Onu tanıyanlar da bu düşüncemi doğrulayacaklardır.

Elinde fidanla gezer, onu en uygun yere diker, bakımını yapar takip ederdi.

Elindeki fidanın meyvesini tatmak veya büyüdüğü görmek gibi bir beklentisi yoktu. Sadece onu toprakla buluşturmak derdindeydi.

Bunu kendisi için iş edinmiş, dert edinmiş olması takdir topluyordu. Ancak her defasında Yüce Mevla’nın rızasını önceleyen bir tevazu içinde

Yapabildiğinin en iyisini yaptı ve ayrıldı bu dünyadan.

Toprakla buluşturduğu nice fidan meyve verdi, rızık oldu, yuva oldu kuşlara.

Altında oturanlar serinliğinde dinlendiler.

Nice hayır öncülerinden biriydi. Gönlü güzel, niyeti güzel insanlardandı.

Yalova’nın yüz akı profillerinden biriydi Memiş Fedar.

Tek başına bir cesur yürekti. Ardında bıraktığı tabiat sevgisi, nesillerimize örnek gösterilecek bir nitelik arz ediyordu.

İnsanlığa, doğaya, yaşadığı çevreye, karşı bir vefa tavrıydı onunki anlayabilenler için.

Kadirşinaslık örneği olarak ve bence bir hakkın takdiri anlamında anısına yaptırılan bir levhayı okudum o günler geçti gözlerimin önünden ve paylaşmayı arzu ettim.

Adının Yalova’mızda bir yeşil alana veya bir parka bir ormana verilmesi arzumu, temennimi, beklentimi yetkililerimize ve belediyemize iletmek isterim.(eğer verildi ise de düşünenlere şükranlarımı sunarım.)

Rahmet diliyorum kendisine…

 

Yusuf dede acıttı içimizi.

Giresun da izlediğimiz görüntüler için hüznümü izaha gücüm yok.

Bu tablonun merhum mağduru Yusuf dede 82 yaşında ve tek derdi yatalak eşinin ilaçlarını yazdırmaktı. Bu durumun yüreğimizi sızlatan bir drama dönüşeceğini kim nereden bilebilirdi. İşgüzar bir doktorun fevri tavrını, yaşlı bir insana kelepçe takacak ve el kaldıracak kadar kendini kaybetmiş iki vicdansız adamı, emniyet camiasının yüz karası zavallıları.(Polis teşkilatı içinde nezaketi ve zarafeti ile görev yapan nicelerini istisna tutarak.) kınıyorum.

Bu sadist kafaların teşkilat içinde kalmaları kalite ve hizmet verimliliği açısından değer kaybıdır.

Eminim görevlerini(!) yapmış olmanın huzurunu duyuyorlardır şimdi(!)

Vicdan ateşleri bol olsun…